2006 yılında Tim Kring tarafından yaratılan Heroes, Amerikan süper kahraman çizgi roman geleneğinin birçok özelliğini de barındırıyordu. Birbirinden farklı özelliklere sahip süper kahramanlar, büyük bir tehditi ortadan kaldırıyorlar, Amerika’nın dünyayı kurtarma görevinin bir ikamesini ekranlara yansıtıyorlardı.
2013 yılının ilk çeyreğinde Dennis Kelly tarafından yaratılan “Utopia” ise çıkış yaptığı ülkenin yani İngiltere’nin en iyi ve en bilinen çizgi roman dehası Alan Moore’un etkilerini fazlasıyla taşıyor. Alan Moore’un “çizgi roman” kavramını yetişkinlere yaklaştıran ve “süper kahraman” temalı birçok çizgi romanı alaşağı eden, ayağı yere sağlam basan, süper kahraman kavramı çerçevesinde oldukça sert siyasi eleştiriler barındıran çizgi roman anlayışının bir benzerini de Utopia’da görmek mümkün.
Çizgi roman estetiği;
Birbirini önceden tanımayan bir grup, internet’ te çizgi roman forumunda tanışıyorlar. The Utopia Experiments’ın orijinal müsveddesi ellerine geçiyor ve buluşmaya karar veriyorlar. Bu buluşma grubumuzu oldukça tehlikeli bir kovalamacanın ortasına düşürüyor. Gizli ve bir o kadar da acımasız bir teşkilat olan The Network ile grubumuz arasında amansız bir mücadele başlıyor.
Hikâyesinden de anlaşılacağı gibi yapım herhangi bir süper kahraman ya da kahramanlar barındırmıyor. Hükümet komplolarının kol gezdiği, güvenlik açıklarının ayyuka çıktığı ve kimsenin kimseye güvenmediği bir dünya çiziyor. "Orwellian” bir evreni günümüz şartlarıyla (Bireyin kontrolü, güvenlik açığı) kuran yapım aynı zamanda Alan Moore’un “Amerikan Süper Kahraman” çizgi roman geleneğinin tüm kalıplarını alaşağı eden, bu türü yapı bozuma uğratarak okuyucusunu farklı okumalara, düşünmeye zorladığı geleneğini de TV ekranlarına aktarmış oluyor.
2013’ün en iyisi;
Utopia bu yılın başlarında çıkan en iyi TV işlerinden bir tanesi. Yüksek kontrastı ve karikatürize karakterleri ile çizgi roman estetiğine oldukça yaklaşıyor. Bunun yanında doğduğu toprakların edebi geleneğine de sıkı sıkıya bağlı. Orwell ve Moore etkileşimini fazlasıyla hissedebiliyorsunuz. Serinin başından sonuna kadar oldukça iyi bir şekilde serpiştirilmiş ve dizinin temposuna oldukça iyi katkı sağlayan elektronik müzik kuşağı ise serinin diğer önemli artısı.
Utopya mı, Distopya mı?
Günümüz dünyasından fazlasıyla izler taşıyan ve distopik bir evren çizen dizinin isminin ütopya olması da izleyicisinde ilginç sorgulamalara yol açıyor. Bolluk içinde yaşadığımız, her an her şey üzerine yorum yazabildiğimiz, eleştirebildiğimiz bu ortam gerçekten bir ütopya mı? Yoksa Orwell’in o ulus devlet görünümlü distopyasının metamorfoza uğramış bir hali mi?
Birileri bizi hala gözetliyor mu?
Yorumlar