Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Passion

2007 yılında çektiği Redacted ile günümüz kitle iletişim araçlarını kullanarak gerçek ile temsili arasındaki ilişkiye odaklanan usta yönetmen Brian De Palma yeni filmi Passion ile ilk dönem filmlerine yakın tarzda bir iş ortaya koyarken, so n filmi Redacted’ta sinemasını etkileyen kodları (günümüz kitle iletişim araçları) Passion’a da taşıyor. Isabelle küresel bir şirkette hırslı bir iş kadını olarak çalışmaktadır. Müdürü Christine’e karşı, zekâsından giyim kuşamına kadar her şeyine hayran olan Isabelle sıkı çalışmasının karşılığını da müdürünün gözüne girerek alır. İkili birlikte daha fazla zaman geçirdikçe aralarında iş arkadaşlığı sınırını aşan; rekabetli, gerilimli ve yer yer erotizm dolu bir yakınlaşma meydana gelir. Kitsch bir film; Küresel bir şirkette, rekabetin ayyuka çıktığı ve bu rekabetin yer yer saplantılara dönüştüğü, rüyaların gerçekle birbirine karıştığı, entrikaların kol gezdiği “Passion” De Palma’nın bilinçli bir tercihiyle ucuz bir estetik yol haritası çiziyor. Fi

True Blood-Walking Dead-Game of Thrones-American Horror Story

Fantastik bir yapımın gücü, şüphesiz gerçekle kurduğu bağ ve yine gerçekle attığı köprülerin sağlamlığıyla orantılıdır. Son dönemde izlediğimiz TV dizilerinin en iyilerinin Fantastik uyarlamalar olması tesadüf olmasa gerek. Mesela birçok farklı mahlukatı barındıran "True Blood" temelinde demokrasi denen yönetim biçiminin ne kadar mümkün olduğunu irdelerken; eşitlik, haklar üzerine sorgulamalara da yol açıyordu. Game of Thrones; iktidarın ışıltısıyla gözleri kan bürüyen, birbi rine diş bileyen ülkelerin çekişme ve diplomasilerinin bir ikamesini kendisine özgü farklı dünyasında yansıtıyor. İkinci sezonu yeni sonlanan American Horror Story ise; Modernizm'im mirasını devralan Post-Modernizm'in psikanalizine bir akıl hastanesinde soyunurken korku külliyatının yanında fantastik korku ögelerini de fazlasıyla barındırıyordu. Son olarak üçüncü sezonunu birkaç gün önce noktalayan Walking Dead ise insanoğlunun birlikte yaşarken nasıl örgütlendiğine göz atarken, evrimi tersine

26 Mart Ghetto Fil'm@9

Hotarubi no Mori e

Hotarubi no Mori e’nin yönetmenliğini ve senaristliğini Takahiro OMORI yapıyor. Ve yönetmen senaryosunu aynı adlı Yuki Midorikawa’nın mangasından uyarlamış.  Hotaru bir keresinde küçükken her yaz kalmaya gittiği akrabasının evine yakın bir  ormanda kaybolur. Orada Gin ile tanışır. Gin kendisine bir insan evladının dokunması halinde yok olacak olan bir Youkai’dir. Aralarında büyük bir dostluk gelişirken, Hotaru her yazın gelişini iple çeker, O’nu görmeye gider ve bu bekleyiş karşılıksız değildir. Gin’de Hotaru’nun gelişini iple çekmektedir.  Mitolojik bir kanaldan, bir dostluk, bir aşk hikâyesi anlatan animenin merkezinde aslında bir büyüme hikâyesi yatıyor. Hotaru’nun yazı iple çekip biran önce Gin’le tanışmak istemesi aslında biran önce büyümek istemesine karşılık geliyor. Bir Youkai olan Gin’le aralarındaki dostluğun zorunlu kuralı olan “dokunamamak” ise büyüdükçe küçüklüğe duyulan amansız özlemin bir ikamesi olarak karşımıza çıkıyor. Küçüklükten itibaren amansız büyüme ist