Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

The Great Gatsby

Romeo and Juliet, Moulin Rouge gibi postmodern klasiklerin usta yönetmeni Bazz Luhrmann yeni filmi The Great Gatsby ile 3D’nin nimetlerini arkasına alarak F. Scott Fitzgerald uyarlamasına imza atıyor. Nick Carraway 1920’lerde eğlence hayat ının merkezi New York’a gelir. Burada tanıştığı Jay Gatsby ile yolları kesişen Carraway; alkolün su gibi aktığı, iç gıcıklayıcı parti ortamlarıyla tanışır. 3D’nin Nimetleri Sinemanın icadıyla birlikte, yönetmenler kuşkusuz seyirciye farklı anlatım teknikleriyle ürünlerini sundular. Biçimsel olarak gerçekleştirdikleri bu arayış, kimi zaman manifestolarla bile desteklendi. Bunun yanında sinema teknolojik gelişmelerle de yakın bir bağ kurarak bu anlamda ayrı bir gelişme penceresi açtı. Son dönemin popüler eğlencesi yeni nesil 3D çılgınlık, sinemada nasıl kullanılacağına dair yönetmenlerin kafa yormasına yol açtı. Neredeyse her hafta bir 3D filmin vizyona girdiği son yıllarda bunların hepsinin iyi olduğunu düşünmekte fazlaca iyimser bir yaklaşım olaca

De rouille et d'os

Fransız sinemasının usta isimlerinden Jacques Audiard’dört yıllık aradan sonra dönüş yaptığı "De rouille et d'os" ile hayatın yıprattığı iki yaralı karakterin hikâyesine odaklanıyor. Katil balina eğitmeni olan Stephanie, evsiz ve parasız Al i ile bir gece kulübünde tanışırlar. Stephanie çalıştığı akvaryumdaki bir kaza sonucu bacaklarını kaybeder ve Ali ile aralarında ilginç bir yakınlaşma başlar. Film Craig Davidson’un kısa hikâyesinden uyarlanırken, filmin başrollerinde ise Marion Cotillard ve Matthias Schoenaerts bulunmaktadır. Maslow-ihtiyaçlar hiyerarşisi; Maslow’un geliştirdiği ihtiyaçlar sıralaması “5” basamaktan oluşmaktadır. En tabanda Fizyolojik ihtiyaçların yer aldığı bu piramit sırasıyla Güvenlik ihtiyaçları, Ait olma ve sevgi ihtiyaçları, Değer ihtiyaçları ve tavanda Kendini gerçekleştirme ihtiyaçları şeklinde sıralanır. Yine Maslow’a göre bir basamaktaki ihtiyaçlar giderilmeden diğer bir basamağa geçmek mümkün değildir. Stephanie yaşadığı hayattan da anlay

Game of Thrones (S3E7)

Daha önce'de belirttiğim gibi Charles Dance karşısındaki oyuncuyu da oynatan bir aktör.Bu bölümde ise Kral Joffrey'i karşısına alarak yine mükemmel bir performans sergiliyor. Tasarlanan sahne ise oldukça çarpıcı. Yönetmenlik milimetrelerin  sanatıdır. Elinizde ne kadar iyi oyuncular olursa olsun bu milimetrik hesapları yapamaz ve kadrajınızı dolduramaz iseniz bir şeyler eksik kalır. Kral Joffrey ile Tywin Lannister'i karşı karşıya getiren sahneyi inceleyelim. Tywin taht odasında kararlı adımlarla ilerler, yüzünde emin bir ifade vardır. Muhafızların eşlik edişini kestikten sonra tahta birkaç adım kala torunuyla değil kralla konuşacağını idrak eder ve durup çokta ciddi olmayan bir şekilde selam verir. Joffrey'in yüzünde de kendi emrindeki el ile konuşmaktan ziyade büyük babasıyla konuşacak olmanın verdiği gerilim fazlasıyla hissedilir. Kamera aşağıdan çeker Joffrey bulunduğu konumu pekiştirecek şekilde üstte, Tywin ise altta gözükür.Aralarındaki Joffrey'n

Jagten

Son yılların parlayan yıldızı Mads Mikkelsen’in başrollerde yer aldığı Jagten’in yönetmenlik koltuğunda ise Danimarkalı yönetmen Thomas Vinterberg oturuyor. Danimarka’nın taşra diyebileceğimiz bir bölgesindeki kreşte günlük işlerle uğraşan  Lucas, hayatına belli bir düzen getirmeye çalışmaktadır. Ayrıldığı eşi aynı zamanda oğlunu da yanında tutmakta ve görüşmelerine belli bir sınır getirmektedir. Her şeyin iyi gitmeye başladığı bir dönemde Lucas’a atılan bir iftira hayatının da altüst olmasına neden olacaktır. İyi bir drama iyi bir gerilim; Jagten çocuk istismarı gibi düşüncesinin bile insanın tüylerini diken diken edebileceği bir konuyu alarak hikâyesini tarafsız bir şekilde inşa ediyor. (Filmde haksız olsalar da ailelere de hak verebiliyorsunuz, bir yalana maruz kalan Lucas’a da, ailesinden yeterli sevgiyi alamayan minik oyuncusuna da) Film, suç ya da suçsuzluk temasına çok fazla takılmadan önyargıların ve yargısız infazın toplumları nasıl şekillendirdiğine dair güçlü bir dram ve

Game of thrones Sezon III Bölüm VI

                                      Tywin Lannister & Lady Olenna'nı karşı karşıya getiren bu sahne yönetmenlik-sanat yönetimi-oyunculuk alanlarının mükemmel bir kombinasyonla birleşimi niteliğinde. Tywin Lannister'i canlandıran Charles Dance karşısındaki oyuncuyu da oynatan  bir aktör. 2. sezonda Arya Stark'la karşı karşıya gelip döktürdükleri sahneye benzer bir şekilde bu sezonda Tywin Lannister- Lady Olenna ile karşı karşıya geliyor.  Tywin Lannister teklifini sunmadan önce şarap kadehlerine şarapları doldurur. Lady Olenna'a şarabı alarak sunulacak teklifi de dinlemeyi kabul etmiş olur. Tywin teklifini yarı tehdit-vari şekilde sunar ama isteği kabul görmez. Hamle sırası Lady Olenna'ya geçer, karşı atak yapar. Tywin sinirlenerek sandalyeden kalkar şarap şişesine doğru hamle yapar. Kadehini doldurur, Olenna'nın yarı dolu bardağını zorlama biçimde doldurmak ister. Olenna bardağı kapatır. Karşı atağını yapmıştır ve avantaj ondadır. Tywin şarap

Dans La Maison

Mutlu, farklı, normal, iyi, odaklı, küçük, harika sıfatlarını kullanarak Dans La Maison eleştirisi yazınız. Mutlu bir gün değildi bugün.  İş o kadar yoğundu ki değil dün izlediğim filmi düşünmeyi, acıkıp acıkmadığımı bile hissedecek zamanım yoktu. Öğlen arasında hafif bir çorbayla düşünmeye başlıyorum, aklıma bu sıfatlar çalınıyor. Sonrasında bir şimşek daha parlıyor kafamın içinde, eleştiriyi böyle yazmalısın diyor. Sık unutma alışkanlığımdandır belki de heyecandan kâğıt kalem çıkarıp not alıyorum. (Devam Edecek) Yemekten sonra ağaçların arasından ofise doğru hafiften koşturarak ilerliyorum. Mesai saatleri içerisinde çalışıyorsanız ve günlük rutininiz var ise farklı bir şeyler görmeniz imkânsız, aynı zaman dilimi içerisinde aynı yoldan geçersiniz ve yine aynı yoldan yine benzer zaman diliminde geri dönersiniz. Mesela patikaya benzer yoldan geçerken karşıdan gelen kişiye yolun darlığından dolayı her zaman yol vermek zorunda kalırsınız. Ve genelde yol verdiğiniz kişi, saa

Curfew

En iyi kısa film dalında Oscar ödülü kazanan Curfew’in yönetmenliğini ise Shawn Christensen yapıyor. İntiharın eşiğindeki Richie kız kardeşinden hayat kurtarıcı bir telefon çağrısı alır ve yeğeni Sophia’ya birkaç saat bakması gerekmektedir.  Aralarında kurulan sıkı dostluk birbirine uzak duran karakterlerinde yakınlaşmasına vesile olmuş olur.  Film; Maggie'nin, Sophia’ya bakması için intiharın eşiğindeki Richie ile ikna edeceği bir konuşmanın gerçekleştiği bir sahneyle açılıyor. Maddi durumu oldukça iyi durumda olduğu gözüken Maggie, kapitalizm’in sembolü diyebileceğimiz gökdelenlerin arasındaki apartman dairesinden etrafı izleyerek Richie’yi ikna etmeye çalışıyor. Film açıldığı bu sahneden itibaren ekonomik kriz döneminde geleneksel Hollywood sinemasının girdiği bir yola giriyor ve kapitalizm’i aklamaya, temizlemeye çalışıyor. Son dönemlerde Tim Burton, Christopher Nolan ve Steven Soderberg gibi usta yönetmenlerin de bulaştığı bu yolun üstünden Curfew’de geçmiş oluyor. Gök

Yellow

Fil’m hafızası sayesinde Türkiye’li izleyiciyle buluşan “Yellow” yönetmeni Ryan Haysom’un da katılımıyla 2 Mayıs Topless Terace’da ki etkinlikte görücüye çıktı. 1929’da Milanese Publishing Mondadori büyük bir promosyon kampanyasının bir pa rçası olarak belirgin biçimde gizemli hikayeleri konu alan sarı ciltli ve bu sebeple İtalyanca sarı anlamına gelen giallo olarak adlandırılan bir dizi kitap yayımladı.(iyikotufilm.com) İtalyan korku filmlerinin bir alt türü diyebileceğimiz giallonun kökleri işte bu sarı kapakla yayınlanan ucuz romanlara dayanmaktadır. Mario Bava, Sergio Martino, Lucio Fulci ve Dario Argento gibi İtalyan film yapımcılarının izinden giden. Ryan Haysom’un yönetmenliğini yaptığı “Yellow” ismiyle yaptığı göndermeden başlayarak bir giallo güzellemesi. Son yıllarda pekte iyi örneklerini göremediğimiz bu tür için “Yellow” janrı yeniden hareketlendirebilecek bir kaliteye sahip. Film, Berlin semalarının üstten çekimiyle ve seri bir katilin işlediği cinayetler hakk