Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ghost in the Shell

Son yıllarda sinema salonlarında siber punk hayranlarını heyecanlandıran bir hayalet dolanıyor. Blade Runner ve Ghost in The Shell gibi filmlerin yeniden çekiliyor olması büyük büyük bir heyecan dalgası yaratırken bir taraftanda sevenleri tarafından endişeli bir bekleyiş başlatmıştı. Konu bir bilim kurgu başyapıtı olunca bu endişelerin haklılık payını görmezden gelmek saçma olur. Keza Mamoru Oshii 1995 tarihli orjinal ismiyle Kôkaku Kidôtai ile ortaya bir başyapıt koymasını n yanı sıra peşi sıra sinema tarihini derinden sarsacak; The Matrix, Dark City gibi başyapıtlarında doğuşuna vesile olmuştu. Böylesi neredeyse kusursuz bir üründen yine kusursuz bir şey ortaya çıkarmak oldukça ağır bir yük. Bu ağır yükün altına ise Rupert Sanders girmiş. (Denis Villeneuve'un de Blade Runner için işi çok zor.) Orjinal animenin en önemli özelliği siber dünya, kimlik, ve cyborg'ların varoluşlarını anlamlandırma çabası üzerine oldukça yoğun ve takip edilmesi güç diyaloglardan oluşmas

The Handmaiden

İhtiyar Delikanlı'yla Dünya çapında tanınır bir isim olan Güney Koreli auteur yönetmen Park Chan-Wook son filmi "Hizmetçi" iki kadının kurallara meydan okuyan aşklarını konu ediyor. Viktorya dönemi İngiltere'sinde geçen "Usta parmak" adlı romanın serbest bir uyarlaması olan film; Japonya işgali altındaki 1930 yılları Güney Kore'sinde geçiyor. Filmin merkezinde yer alan Hideko soylu, varlıklı bir aileden gelirken, Sook-hee ise hizmetçi olarak malikanenin yolunu tutuyor. Sook -hee'nin asıl amacı ise Hideko'yu kandırarak kendisine kont süsü vermiş bir sahtekarla evlenmesini sağlamak. Üç farklı bakış açısıyla üç bölümde izlediğimiz Hizmetçi oldukça karmaşık bir olay örgüsüne sahip. Çevrilen entrikalar, kimin kime doğru söylediği son epizoda kadar belirsizliğini koruyor. Park Chan - Wook'un en büyük başarısı ise iki kadının ataerkil kodlara meydan okuyan aşklarını zenginleştirerek efendi-köle, burjuva-proleter, sömürgeci-sömürgeleştiren