Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"sinema-göz"cülerin devrimi

1 Batıdan ve Avrupa'dan bize gelen filmleri görerek, bu çalışmalar konusundaki yakınmalarımızı ve yabancıların bizim konumuzdaki yakınmalarını göz önüne alarak şu sonuca vardım: Sinema-Göz'cülerin 1919'da oyuncuların yer aldığı bütün filmler için verdiği ölüm kararı, bugün hala geçerlidir. (...)Sinemanın edebiyat ve tiyatro üzerindeki yıkıcı çalışmasına karşı değiliz. Sinemanın bilim kolu olarak önemini de bütünüyle hissediyoruz, ama biz bu görevleri ikinci derecede görüyor ve temel olandan uzaklaşmış sayıyoruz. Sinemanın önemli ve temel olan yönü, dünyanın duyumu oluşudur. Asıl çıkış noktası şudur: Sinema-Göz olarak kullanılan alıcı, bir uzay duyusu vererek, görünen olayların kargaşasını çözümlemekte (yoklamakta) insan gözünden daha kusursuzdur. Sinema-Göz, zamanda ve uzayda yaşar ve gelişir. İzlenimleri, insanınki gibi değil, ama bambaşka bir tarzda algılar ve saptar. Gözlem anında vücudumuzun durumu, şu ya da bu görülür olayın, bir saniye içinde tarafımızdan algılanması

Dikkat Şehvet !

Se, jie erkek bir yönetmenin elinden çıkmış (Ang Lee) güçlü bir kadın filmi. Wong'un öyküsü erkeklerin dünyasında başlıyor, öyleki film boyunca etrafta çok az kadın görünüyor. Wong bir vatansever tiyatroda kendisine verilen "Kadın olduğum için kendimden nefret ediyorum" repliğiyle başlıyor rolü, daha sonra kendisine gerçek hayatta biçilen rollerin hepsini de başarıyla oynuyor. Vatansever tiyatronun vatan haini ilan ettiği Mr Yee'yi cezbetme işide yine Wong'a düşüyor. Oldukça gerilimli şekilde filmin ilk yarısı sonlanıyor. Filmin ikinci yarısı Mr Yee ile başlayan tutkulu ilişkileriyle şekilleniyor ki bu da yataktan ileriye gitmiyor. Sosyal hayatta birlikte pek gözükmüyorlar, tüm paylaşımları yatakta gerçekleşiyor. Bu birliktelik Wong'un ilk defa kendisinin karar vermesine ve trajik sonuna götürüyor... Filmde bir ara cinselliğin dozunun kaçtığını düşünsemde sona doğru herşey şekilleniyor, tümü görmeyi sabredip öyle düşünmek gerek üstüne sanırım...

Top 10

Adettendir geçmiş yılda bıraktığımız güzel şeylerin sıralaması yapılır; 2007 yılında beni etkileyen 10 filmi yazayım bende; 1-Eastern Promises ( Şark Vaatleri) : Bunu 1. sıraya yazmam tamamen duygusal olsa gerek severim Cronenberg'i değişen yada (olgunlaşan diyelim) Cronenberg'i de sevdim daha ne olsun... 2-Zodiac ( Zodiac) : David Fincher'ın uzun süren sessizliğinden sonra Se7en tarzında bir film bekledik ama kendini aşıp daha iyisini çıkardı tamam tarz olarak Se7en'a çok benzemeyebilir ama kendini aştığı dogrudur:) 3-Atonement ( Kefaret) : Kıskançlık, yalanlar, ödenen bedeller, kader, pişmanlıklar. Bir aşkın büyüklüğünü belkide mutlu sona asla ulaşamaması belirler. Filmi izledikten sonra daktilo ritimleri beyninizde bir süre çınlamaya devam ediyor benden söylemesi:) 4-Persepolis (Persepolis) : Siyah - beyaz tonlarıyla hayatın acı renklerini anlatmayı başarmış bir filmdi benim için, izleyen herkesi biryerden yakalamayı başaracak güçlü bir film diyebilirim. 5-Grindhouse