Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

In Bruges

In bruges; Kadrosunda Ralph Fiennes(Harry), Colin Farrell(Ray) ve Brendan Gleeson(Ken) ve BRUGES şehrini barındıran 2008 yapımı bir kara film; yönetmen "Martin McDonagh" özlediğimiz türe, özlediğimiz kalitede bir sonuç çıkarmış. Bu üç günahkar ruh için cennet ya da cehenneme dogru yönlenmelerinde karar verecekleri, dördüncü başrol oyuncusu "Bruges" şehri "Araf" olmuş. Oyuncu performanslarının ve ilk filmi olmasına rağmen yönetmen performansının ön plana çıktığı, tahmin edileceği üzere bozuk ağızlı, eğlenceli, göz okşayıcı Bruges (Yeni bir sinemasal kentimiz oldu) manzaralarının olduğu keyifli bir seyirlik "In Bruges." Şimdi şu kahrolası sandalyeden, kahrolası poponuzu kaldırın, sitemden defolup gidin ve şu lanet olası filmi bulun, eee sonra keyfini çıkarın pek tabii. Bunu Seven Şunu da Sevebilir : Snatch (2000)

Mirrors

Son dönem korku sinemasının iki çıkış noktası vardı; bir tanesi uzak doğu sineması ve avrupadan özellikle Fransa'dan gelen korku filmleri olmak üzere, bunlar olurken bizim ülkemiz islamik motifli korku filmleriyle izleyenleri korkutmaya çalışırken, Amerikan korkuları ise tamamen bir çıkmaz içinde ve halen bu devam etmekte. Çıkmazı açabileceğine inandığım büyük ustalar da bu çıkmazda kendilerini kaybetmişler gözüküyor. Bu çıkmazı açabilmek için Hollywood iki farklı yöne eğilim gösterdi birincisi uzak doğu korkularının yeniden çevrimleriyle, ikinci olarak ise uzak doğu ve avrupadan yönetmen transferleriyle bu olumsuz durumu kırmaya çalıştılar. Mirrors bu iki durumun bir sentezi olarak göze çarpıyor. Haute Tension ile hatırı sayılır bir hayran kitlesi edinen, filmin görsel yönüyle hayran bırakan Fransız yönetmen Alexandre Aja, daha sonra Wes Craven'in The Hills Have Eyes'inin yeniden çevrimiyle karşımıza çıkmıştı. Bu sefer ise yönetmen 2003 Güney Kore yapımı, Geoul sokeuro'

The Bank Job, ve Jumper

Film kendi varoluşunun peşine düşen, kendini keşfeden, yazgısını gerçekleştiren insanın otorite karşısındaki yıkımının, otoritenin tek "MODEL" insan yaratma çabasının izdüşümü şeklinde bir okumanın mevcut Hollywood aksiyonu ve estetiği için çok zorlama olacağının farkındayım ama birde buradan bakmak isterim... Bunu Seven Şunuda Sevebilir : Wanted (2008) 50'li yıllarda İngiltere'de illegal oluşumların içinde zenci haklarını koruma savıyla ortaya çıkmış Michael X merkezli gerçek bir hikayeden uyarlama film; dengeli aksiyonu ve iyi oyuncu kadrosuyla keyifli bir seyirlik vaat ediyor. Bunu Seven Şunu da Sevebilir : The Italian Job ( 2003)

The Texas Chain Saw Massacre

Yabancı mekan, tekinsiz saha, yerli halkın saçtığı dehşet,teenslasher gibi öğeleri içinde barındıran 1974 yapımı bir korku klasiği Texas Chainsaw Massacre.... Güvenli hiçbiryerin olmadığı, agorafobinin tavan yaptığı, Leatherface'i ve onun elektrikli testere fetişini sinema tarihinde kült bir noktaya getiren yönetmen Tobe Hooper daha sonraki filmlerinde kısmen sönük bir performans sergilemişti... Bunu Seven Şunu da Sevebilir : The Texas Chain Saw Massacre (2003)

Sommaren Med Monika

Bergman'ın erken dönem filmlerinden bir tanesi; özellikle tüm Bergman filmlerinde olduğu gibi görsel öğeleriyle dikkat çeken yapımı. Çiftin kendisini araması için en uygun ortam "yol" olduğu için doğal olarak bir yol filmi. Genç bir çiftin çalkantılı aşk hikayelerini, aşklarının hayatın önünde çözülüşünü ben Maslow'un beklentiler hiyerarşisine göre çözümleme ihtiyacı duydum. Maslow'a göre bir kişinin kendini gerçekleştirmesi için barınma, güvenlik ve sosyal ihtiyaçlar gibi ihtiyaçlarını gidermesi beklenilir. Monika ve Harry henüz en tabanda yer alırken biranda yollara düşerek kendilerini gerçekleştirmeye çalışırlar ve hayata tutunamazlar. Not: Dördüncü duvarın yıkıldığı ilk filmlerden biridir aynı zamanda...

The Mummy

National Treasure: Book of Secrets ve türün en iyi filmlerinden biri olan Indiana Jones and the Kingdom of the Crystal Skull'dan sonra bu yıl içerisinde izlediğimiz üçüncü adventure filmi oldu The Mummy: Tomb of the Dragon Emperor. Filmde 2 farklı değişim bulunmakta birinci değişimler oyuncu ve yönetmen değişimleri; Rachel Weisz'in yerine gelen Maria Bello ve yönetmen Stephen Sommers'in koltuğuna geçen ise Rob Cohen. Değişimlerin ikinci kısımını ise yeni gelen karakterler oluşturmakta en önemlisi O'Connell çiftinin oğlu Alex'in büyük hali. Oyuncular bazındaki bu değişimler ilk olarak çift bazında etkilemiş filmi, Rachel Weisz'in yokluğu Brendan Fraser'in performansını da etkilemiş gözüküyor. Film boyunca silik ve kötü bir performans gösteriyor. Alex rolündeki oyuncununda beklenilen etkiyi gösterememesi, Jetli'nin ve John Hannah'ın gayet figüran gibi kullanılması filmde oyuncular bazında tam bir hayal kırıklığı yaşattırıyor. Yönetmen bazında ise; Step