Ana içeriğe atla

Celcius 232.8 BÖLÜM 1


BÖLÜM 1:

Ekranın tam ortasına parmağının ucuyla kocaman “bin dokuz yüz seksen dört” yazdı, hemen altına da otuz dokuz. Metroda, hemen önünde dikilmiş elindeki tabletten bir şeyler izleyen kızın kulaklığını çıkarıp “doğum gününüz kutlu olsun” demesiyle irkildi. Kızın kolundaki çipli bileklikten bir ses işitti. Normalde bilekliklerin çıkardığı sesler duyulmayan bir frekanstaydı.  Kültür CEO’su yeni bileklikleri tanıtırken bir önceki sürüme göre daha sessiz ve daha az terleten bir ürün ortaya koymak için Teknoloji şirketiyle,  Sağlık Şirketinin birlikte çalıştıklarından bahsetmişti.  Sonra kademeli olarak eski bileklikler bu yeni bilekliklerle değiştirilmişti.  Kızın hemen koluna baktığında yeni bilekliklerden kolunda olduğunu gördü. Kızın konuşmasından dolayı eski bileklikler olsa beklenen bir sesti bu. Metro o kadar sessizdi ki zihninin ufak bir oyun oynayarak bir “dıt” sesi duyduğunu ve yeni bilekliklere henüz alışamadığını düşündü.  Kafasını kaldırıp zorunlu bir tebessümle kıza sessiz bir yanıt verdi. Kız daha samimi bir tebessüm sundu adama.  Kafasını tekrar tablete doğru indirdi ve düşündü;  Otuz dokuz yaşına girmişti bugün.  Kırk yaşına sadece bir yıl kalmıştı ve sancılarını şimdiden hissediyordu. Derin bir sıkıntı hissetti ve sıkıntının verdiği fevrilikle başını yukarı tekrar kaldırdı;

-Ben Hakan! Senin ismin ne?

Başını kaldırdığı an, reklam panolarındaki yeni Baş CEO Kültür bakanının gülümseyen fotoğrafını görebildi sadece, kız çoktan gitmişti. Resim geçen yılki kar oranlarının açıklanmasından sonra en çok kar eden kültür CEO’sunun Baş CEO olarak ilk konuşması sırasında çekilmişti. Hükümetin iflas etmesiyle oluşan kaosta şirketler ortak bir deklarasyon yayınlayarak hükümetin artık işlevini yitirdiğini ve yeni bir oluşum gerekliliğini ve bununda şirketler konseyi olması gerektiğini bildirmişti. O anki kargaşa ortamında tekrar toplumsal refahın sağlanması adına bir seçim yapılarak şirketlerin başa geçişi halk tarafından da oylanmıştı. Zaten bu halk tarafından yapılan son seçimdi. Şirketler seçimin ekonomiye zarar verdiğini çeşitli istatistiklerle halka anlatmış ve sonrasında da seçimleri kaldırmıştı. Artık insanların iradesi yerine şirketlerin dört yıllık kar-zarar tabloları başa kimin geçeceğini söylüyordu. Halktan biri olarak yani yeni tabirle bir müşteri olarak sizin yapmanız gereken birlikte çalıştığınız şirketin daha fazla kar etmesini sağlamak ve iktidara sizin çalıştığınız şirketin yükselmesine yardımcı olmaktı.  Şirketleri zarara uğratmak oldukça büyük bir suçtu.
Hakan, Kültür Şirketinde telif komiseri olarak çalışıyordu. Telif ihlallerinde müdahale etmek ve şüpheliyi yargının karşısına çıkarmak kabaca Hakan’ın işini özetliyordu. Doğum gününden iki gün önce bir terfi almıştı, bir terfi daha aldığında artık sahada görev yapmaktan ziyade operasyonları yöneten adam olacaktı. Belki daha sonraki senelerde yönetim kurulana bile terfisi gerçekleşebilirdi. 
Elini, yüzünü tamamen kapatacak şekilde sıkılmış bir ifadeyle yukarıya, saçlarına doğru sürükledi. Saçlarını geriye doğru parmaklarının arasından geçirerek hareketini sonlandırdı. Etrafına son bir kez, genç kızı görme hayaliyle bakındı. Soğuk tebessümünden dolayı utanmıştı. Artık çok geç diye geçirdi içinden ve inmesi gereken durakta olduğunu fark etti biranda. Kapıların kapanmasını saniyeler kala çıkabildi. Yürüyen merdivenlerden yukarıya doğru çıkarken acaba kaç basamak var diye düşündü. Yürüyen merdivene adımını atmasından kısa bir süre sonra; bir ileri bir geri yaparak merdiven durdu. Pek sık rastlanan bir durum değildi bu, teknoloji şirketi işini çok ciddi ve iyi yapıyordu. Bundan önceki Baş CEO’da teknoloji şirketindendi. Önce ileri sonra geriye doğru baktı tam ortasında tek başına duruyordu yürüyen merdivenin. Bugün benim doğum günüm diye geçirdi içinden;

Otuz dokuz yaşındayım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Chocolat

Erkan: Yemek filmlerini, seçtiğimiz film için uygun bulduğumuz konseptteki bir mekânda konuşmaya devam ediyoruz. Sıradaki filmimiz Lasse Hallström imzalı 2000 yapımı Chocolat… Chocolat filmi için Samet ile konuştuk. Kendinden biraz bahsedebilir misin? Samet: Bir senesi mutfak, iki buçuk yılı satış olmak üzere lüks bir çikolata kafe zincirinde toplam üç buçuk yıl kadar çalıştım. Geçtiğimiz mayıs ayında çikolata üzerine uzmanlaşmak için istifa ettim. Önümüzdeki dönemde çikolata eğitimleri alacağım. Şimdilerde sipariş üzerine çikolata yapıyorum ve çevremdeki küçük ölçekli kafelerin çikolata menülerine yiyecek - içecek konusunda danışmanlık veriyorum. Erkan:  Filme geçmeden önce biraz mekândan bahsetmekte fayda var sanırım. Maia Chocolates 2015 yılında kurulmuş, el yapımı çikolatalar üreten, Çengelköy ve Koşuyolu olmak üzere iki şubesi bulunan bir yer.  Filmdeki çikolatacıyla aynı ismi taşıyor. Çikolata konusunda bol çeşit sunuyorlar ve tasarım, sunum konusunda oldukça z...

Argo - Operasyon:Argo

                                                    Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Ben Affleck'in yönetmenliği oyunculuğundan daha iyi. Filmin ritmine başından sonuna kadar hâkim, ayrıca gerilim yaratma konusunda oldukça başarılı. Şah'ın devrildiği İran devriminin en hararetli günlerinde göstericiler Tahran'da ki Amerikan büyükelçiliğine girip 52 Amerikalıyı rehin alırlar. Kaçmayı başaran altı kişi Kanada elçiliğine sığınır. CIA ajanı Tony Mendez ise 6 kişiyi kurtarmak için film ekibi kumpası hazırlayarak İran'a giriş yapar. Film, her ne kadar ara sıra Amerika'ya da dokundursa da beklenildiği üzere Amerikan milliyetçiliği yapmaktan ve oryantalist bakış açısı sergilemekten kendisini alıkoyamıyor. Filmi izlemeye başlamadan önce bu beklediğim bir faktördü. Bu yüzden filmin bu kısımlarını görmezden gelip geçen yılın yabancı dilde Oscar ödülü kazan...

Sus-mak

Mimikler tükenmiş... Kelimeler, harflere ihtiyaç duyan kelimeler ... "ünlüler" düşürmüş yüzlerini, ünsüzlere ses vermek istemez artık, "ünsüzler" kimlik bunalımında... Eller dikmiş önce göz kapaklarından gözleri; sonra birbirine bağlamış gögüste kendini sımsıkı, bir daha açılmamak üzere... Herkes bana aynı şeyi soruyor bu sıralar, ağız birliği etmişçesine... - Neden konuşmuyorsun? Ben ise; su bile içmiyorum artık, kapatıyorum ağzımı. Kurumaktan dolayı yapışıyor, mühürlüyorum dudakları. Birbirinin üzerine uzanmış iki sevgili gibi... Ve içime doğru haykırıyorum... - Susmamak için...