Milliyetçilik çocukluk hastalığıdır, büyüyünce geçer.
Geçen yıl içerisinde vizyona giren Fetih 1453'ten sonra yine milliyetçi-muhafazakar sularda gezen Çanakkale 1915 vizyona giriyor. Film yine fragmanından da anlaşılacağı üzere Çanakkale savaşını mitleştirip, buraya geldiler ve günlerini gördüler gibi milliyetçi dille derdini anlatma yolunu seçiyor. Çanakkale destanı bir savunma, bir kurtuluş m
ücadelesiydi kuşkusuz ve binlerce insan bu savaş sırasında hayatını kaybetti. İşte tam da bu yüzden bir yönetmenin, bir sanatçının asıl görevi böylesine milliyetçi-muhafazakar bir dile hizmet etmek olmamalıdır. Savaşın anlamsızlığı, yaşanan trajedilere odaklanmak ve böylesine acıların bir daha yaşanmaması için sinemanın dilini bu anlamda kullanmak hem ahlaki hemde sanatın barışın dilini konuşması adına oldukça önemlidir. Aksi durum esen siyasi rüzgara göre oluşan bir sinema dili olur. Bu da hem çok tehlikelidir, hem de sanatın barışçıl diline zarar verir.
Yorumlar