Ana içeriğe atla

Prometheus



Alien, Blade Runner gibi Bilim Kurgu türünün mihenk taşlarını oluşturan filmleriyle tanıdığımız Ridley Scott uzunca bir süre bilim kurgu türünden uzak durmuş, farklı türlerde başyapıtlar ortaya koymaya devam etmişti. 75 yaşındaki yönetmen Alien ile açtığı defteri kapatmaya karar vermiş olacak ki Prometheus'la bilim kurgu türüne yenide dönüş yapmış. Zenofobi ve Freudien arketiplerle bezeli Alien'a göre Prometheus yönetmenin belki yaşlılığından ötürüdür bilinmez ama insanlığın varoluşuna, ölümüne ve ölüm sonrası üzerine sorular soruyor.Yönetmen son zamanların gözde oyuncuları Noomi Rapace ve Michael Fassbender'ı alarak yeni sorularını eski bir şablonla (Alien) sormaya çalışmış. Yine bir şirket, şirket temsilcisi, işin tanımından çok alacağı paraya bakan çalışanlar ve yine bizlere Ripley'i hatırlatan amazon karakteri ile Prometheus kendi kimliğini bulmaktan ziyade Alien üzerinden kendi kimliğini tanımlamaya çalışıyor. Yaptığı felsefe ve sorduğu sorularda ister istemez Alien'a bağlanıyor. Film, hem 2001 A Space Odyssey gibi felsefi bir yapıt olmayı başaramıyor, hem de Alien gibi iyi bir gerilim-aksiyon filmi olamıyor. Buna bir de bazı karakterlerin yeterince doldurulamaması eşlik edince fazla olan beklentilerimiz hayal kırıklığına neden oluyor. Son zamanlar Türkiye'nin tartışılan konusu kürtaj-sezeryanın tam üzerine vizyona girmiş olması ise oldukça güzel bir tesadüf. Keza Elizabeth Shaw'un (Her ne kadar çocuk istiyor olsa da) istemediği bir gebelik yaşaması ve kürtaj olma isteği geminin uzmanı ve şirket temsilcisi David tarafından reddediliyor. Bunun üzerine Shaw'un kendini sezeryan yaptığı sahne hem filmin en gerilimli anını oluşturuyor, hem de kürtajı tartıştığımız şu son dönemde bu kararın kime ait olması konusunda inceden bir mesajı buradaki tartışmalardan habersiz bir şekilde iletiyor.


Sonuç olarak Prometheus ne kadar eksiğide olsa; salonlara fazlasıyla uğramayan bilim kurgu türüne belki yeniden bir hareketlilik getirebileceği için, Alien'da ucu açık bırakılmış bi'çok soruya cevaplar getirdiği için, ama en önemlisi kürtajı tartıştığımız şu günlerde böylesine bir gündemin tam ortasına düştüğü için önemli bir film ve ilgiyi fazlasıyla hak ediyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

East Hastings

Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…

Blade Runner - 2049

Blade Runner 2049 orjinal filmin cyberpunk atmosferini post apokaliptik bir setle geliştirerek insanoğlunun yine tanrı, kimlik ve hafıza gibi sorularının peşinden koşturmuş. Denis Villeneuve temalarıyla ten uyumu yakalayan Blade Runner 2049 aynı zamanda monoton bulduğum Villeneuve'ün sinema diline ise dinamizm kazandırmış.

Ghost in the Shell

Son yıllarda sinema salonlarında siber punk hayranlarını heyecanlandıran bir hayalet dolanıyor. Blade Runner ve Ghost in The Shell gibi filmlerin yeniden çekiliyor olması büyük büyük bir heyecan dalgası yaratırken bir taraftanda sevenleri tarafından endişeli bir bekleyiş başlatmıştı. Konu bir bilim kurgu başyapıtı olunca bu endişelerin haklılık payını görmezden gelmek saçma olur. Keza Mamoru Oshii 1995 tarihli orjinal ismiyle Kôkaku Kidôtai ile ortaya bir başyapıt koymasını n yanı sıra peşi sıra sinema tarihini derinden sarsacak; The Matrix, Dark City gibi başyapıtlarında doğuşuna vesile olmuştu. Böylesi neredeyse kusursuz bir üründen yine kusursuz bir şey ortaya çıkarmak oldukça ağır bir yük. Bu ağır yükün altına ise Rupert Sanders girmiş. (Denis Villeneuve'un de Blade Runner için işi çok zor.) Orjinal animenin en önemli özelliği siber dünya, kimlik, ve cyborg'ların varoluşlarını anlamlandırma çabası üzerine oldukça yoğun ve takip edilmesi güç diyaloglardan oluşmas