Ana içeriğe atla

Red State


Kult filmi Clerks ile baslayan sinema kariyerine yine "Clerks" disinda cok iyi filmler sigdiramamis bir yonetmen Kevin Smith. Fakat filmlerindeki kaba mizah ve taslamalariyla kendine has bir hayran kitlesi de olusturmus, ayni zamanda. Red State ; yonetmenin daha onceki filmlerine gore daha farkli bir kategoride. Her ne kadar filmin afisinden de gozlenecegi uzere bir korku filmiymis gibi algi yaratsada ;, dini-politik soslu bir istismar filmi. Film; hormanlarinin tavan yaptigi bir grup ergenin kisa yoldan cinsel deneyim icin yola koyulmalariyla aciliyor. Gittikleri karavanda alikonan gencler bagnaz bir aile kilisesinde gozlerini aciyor. Ilk yari ise rahip Abin Cooper'in tuyleri diken diken eden vaaziyla geciyor. Ikinci bolumde bagnaz aile kilisesine hukumet guclerinin mudahale sureci (esirlerin de dahil oldugu olum emri) basliyor. Iki bagnaz gucun catismasiyla yonetmenin gerilimi artirma firsati varken, belli bir noktadan sonra frene basiyor ve garip bir hamle yaparak, yunan trajedelerini animsatir bir sekilde "Deus Ex Machina" ortaya cikariyor. Cevreci bir grubun catismalardan habersiz olarak yaptigi eylem, iki grubun da silahlarinin susmasina neden oluyor... Klise ve hukumet gibi iki bagnaz kurumun catismasini cevrecilerin susturmasi, yonetmenin gunumuze dair kuresel isinma ve diger cevre felaketlerine yaptigi bir gonderme olarak okuyabiliriz fakat, filmin herseyin ucundan birazcik tutmasi filmin fazlasiyla havada kalmasina neden oluyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

East Hastings

Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…

Blade Runner - 2049

Blade Runner 2049 orjinal filmin cyberpunk atmosferini post apokaliptik bir setle geliştirerek insanoğlunun yine tanrı, kimlik ve hafıza gibi sorularının peşinden koşturmuş. Denis Villeneuve temalarıyla ten uyumu yakalayan Blade Runner 2049 aynı zamanda monoton bulduğum Villeneuve'ün sinema diline ise dinamizm kazandırmış.

Ghost in the Shell

Son yıllarda sinema salonlarında siber punk hayranlarını heyecanlandıran bir hayalet dolanıyor. Blade Runner ve Ghost in The Shell gibi filmlerin yeniden çekiliyor olması büyük büyük bir heyecan dalgası yaratırken bir taraftanda sevenleri tarafından endişeli bir bekleyiş başlatmıştı. Konu bir bilim kurgu başyapıtı olunca bu endişelerin haklılık payını görmezden gelmek saçma olur. Keza Mamoru Oshii 1995 tarihli orjinal ismiyle Kôkaku Kidôtai ile ortaya bir başyapıt koymasını n yanı sıra peşi sıra sinema tarihini derinden sarsacak; The Matrix, Dark City gibi başyapıtlarında doğuşuna vesile olmuştu. Böylesi neredeyse kusursuz bir üründen yine kusursuz bir şey ortaya çıkarmak oldukça ağır bir yük. Bu ağır yükün altına ise Rupert Sanders girmiş. (Denis Villeneuve'un de Blade Runner için işi çok zor.) Orjinal animenin en önemli özelliği siber dünya, kimlik, ve cyborg'ların varoluşlarını anlamlandırma çabası üzerine oldukça yoğun ve takip edilmesi güç diyaloglardan oluşmas