Ana içeriğe atla

Robocop


2008 yılında Berlin’de “Özel Tim” ile kazandığı Altın Ayı, tüm dikkatleri Jose Padilha üzerine toplamıştı. Paul Verhoeven’in 1987 yılında çektiği Robocop’un yeniden çevriminin kamera arkasına geçen Padilha, orjinali kadar iyi bir yapıma imza atmış.
Uluslararası bir şirket olan OmniCorp, 2028 yılı itibariyle, robot teknolojisinin önde gelen tedarikçilerindendir. ABD’nin yurtdışındaki işgal güçlerini oluşturan birçok robotu üreten şirket, iç pazarda yer alması için insani yönü olan bir robot geliştirmeyi denemektedir.
İki usta yönetmenin farklı dönemlerde çektikleri Robocoplar arasında bir kıyaslamaya girişmemek imkânsız. Fakat temelde her iki film de, vizyon yüzü gördükleri dönem ile kurdukları bağ ve yönetmenlerin karakteristik özelliklerini fazlasıyla barındırıyor.
Bilim kurgu filmleri uzak geleceği tasvir ederken siyasi, ekonomik, kültürel ve teknolojik varsayımlarda bulunur. İki Robocop’u bu anlamda kıyaslamak oldukça önemli.
1987 yapımı Robocop, tüketim toplumuna ve kapitalizmin insan bedenini bile hedef alan etiksizliğine dair bir eleştiriydi. Yeni Robocop ise 11 Eylül’den sonra şekillenen dünya ve ekonomik kriz üzerinden “kapitalizm” tartışmasına dair referanslar barındırıyor. İlk olarak bir kriz alegorisi olarak yorumlanabilecek olan bu yeniden çevrim, kapitalizmin kriz sonrası nasıl bir şeye evrileceğini Robocop’un bedeni üzerinden tartışmaya açıyor.
İnsani bir yöne mi evirilecek?
Yoksa belirli komutları yerine getiren bir robottan farksız mı olacak?
İkinci olarak 11 Eylül sonrası ABD’nin işgal ettiği toprakların, yani yeni küresel düzenin bir alegorisini filmde yakalamak mümkün. ABD işgal ettiği toprakları robotlarla istila ederken üretici şirket iç pazara da girmek istiyor. Fakat ABD halkı, suçluları infaz etme kararını bir robota devretmek istemiyor. Şirket spekülatif yayını ve Murphy’nin insan-robot bileşimi bedeni ile iç pazara girişi engelleyen yasayı delmeye çalışıyor. Amerika’nın son dönemde insansız hava araçları kullanımının bir alegorisi filmde yakalanabiliyor.
Robocop iki usta yönetmenin elinden farklı dönemlerde çıkmış, kendi dönemlerinin siyasi ve teknolojik gelişmelerini ıska geçmeyen yapımlar. Padilha’nın yeni Robocop’u devam filmleri getirir mi bilinmez fakat Murphy’nin kimlik arayışı, evrilmeye çalışan kriz halindeki kapitalizm ve yeni dünya düzeni hakkında yeni alegoriler yaratacak gibi duruyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Chocolat

Erkan: Yemek filmlerini, seçtiğimiz film için uygun bulduğumuz konseptteki bir mekânda konuşmaya devam ediyoruz. Sıradaki filmimiz Lasse Hallström imzalı 2000 yapımı Chocolat… Chocolat filmi için Samet ile konuştuk. Kendinden biraz bahsedebilir misin? Samet: Bir senesi mutfak, iki buçuk yılı satış olmak üzere lüks bir çikolata kafe zincirinde toplam üç buçuk yıl kadar çalıştım. Geçtiğimiz mayıs ayında çikolata üzerine uzmanlaşmak için istifa ettim. Önümüzdeki dönemde çikolata eğitimleri alacağım. Şimdilerde sipariş üzerine çikolata yapıyorum ve çevremdeki küçük ölçekli kafelerin çikolata menülerine yiyecek - içecek konusunda danışmanlık veriyorum. Erkan:  Filme geçmeden önce biraz mekândan bahsetmekte fayda var sanırım. Maia Chocolates 2015 yılında kurulmuş, el yapımı çikolatalar üreten, Çengelköy ve Koşuyolu olmak üzere iki şubesi bulunan bir yer.  Filmdeki çikolatacıyla aynı ismi taşıyor. Çikolata konusunda bol çeşit sunuyorlar ve tasarım, sunum konusunda oldukça z...

Sus-mak

Mimikler tükenmiş... Kelimeler, harflere ihtiyaç duyan kelimeler ... "ünlüler" düşürmüş yüzlerini, ünsüzlere ses vermek istemez artık, "ünsüzler" kimlik bunalımında... Eller dikmiş önce göz kapaklarından gözleri; sonra birbirine bağlamış gögüste kendini sımsıkı, bir daha açılmamak üzere... Herkes bana aynı şeyi soruyor bu sıralar, ağız birliği etmişçesine... - Neden konuşmuyorsun? Ben ise; su bile içmiyorum artık, kapatıyorum ağzımı. Kurumaktan dolayı yapışıyor, mühürlüyorum dudakları. Birbirinin üzerine uzanmış iki sevgili gibi... Ve içime doğru haykırıyorum... - Susmamak için...

Star Wars - The Last Jedi

Star Wars - The Last Jedi ana hikaye (ilk iki üçleme) açısından düşündüğümüzde sorunları devam eden bir film. Bitmiş bir seriyi daha düşük kalibreli bi' hikayeyle sürdürmeye çalışması seriyi fazlasıyla yavan kılıyor. Yeni üçleme açısından olaya bakar isek; The Force Awakens'in dağınık görüntüsü yeni filmle toparlanmış gibi gözüküyor. Bunda yönetmen Rian Johnson'un etkisi büyük. Looper gibi karakter sahibi bir bilim kurgu ile aklımızda yer eden Johnson daha filmin başında Kylo Ren'in maskesini parçalayarak Kylo Ren'i Darth Vader gölgesinden, filmi ise orjinal serinin gölgesinden bir nebze olsun kurtararak kendi karakterlerini geliştirme yoluna gidiyor. Filme kattığı en büyük artı orjinal serinin keskin iyi kötü ayrımının The Last Jedi ile iç içe geçmiş ve flu bir görüntüde olması.  Rian Johnson beklentileri bu denli karşılamışken Star Wars: Episode IX'un tekrar J.J Abrams'a teslim edilecek olması ise fazlasıyla üzücü...