Ana içeriğe atla

Aforizmik Film İsimleri

Bazı filmler vardır ki isimleri aforizma gibidir. Hazır 14 Şubat Sevgiler günü, bu vesileyle ismi aforizma gibi olan ve isminde "Love" geçen aforizma gibi 5 filme bakalım;

5- It's All About Love
     "Aska Dair Her Sey"
Dogma 95 manifestosuyla çektiği "Festen" ile dikkatleri üzerine çeken Thomas Vinterberg It's All About Love ile tuhaf bir yakın gelecekte, ölümcül bir hastalığın tehdidi altındaki dünyada aşkları ve hayatları için mücadele eden iki sevgilinin hikayesini anlatır.

4- In The Mood for Love
     "Aşk Zamanı"
Kavuşamayan aşk hikayelerinin ozanı Wong Kar Wai, In The Mood For Love ile kelimelerin tükendiği, dillenemeyen bir aşkı anlatıyor.Yönetmen boş sokaklarda, sokak lambalarında, ürkekçe göz göze gelmelerde ve ikili arasındaki naif oyunlarda bu dillenemeyen aşkın izini sürüyor.

3- Everyone Says I Love You
    "Herkes Seni Seviyorum Der"
Woody Allen'ın Hollywood'un birçok starını kadrosuna alarak ortaya koyduğu müzikal ilişkiler üzerine bildiğimiz Allen gevezeliğini barındırıyor. Unutulmaz dans sahnesi ise cabası.

2- Love is Colder Than Death
     "Aşk Ölümden Soğuktur"
Fransız Yeni Dalga izleri taşıyan Fassbinder'in kısa filmlerinden sonra kotardığı ilk uzun metrajlı filmi, suç dolu bir hikayeyi anlatırken bir aşk üçgenini de eksik etmez.

1- Only Lovers Left Alive
     "Sadece Aşıklar Hayatta Kalır"
    Bu hayatta gerçekten vampir diye bir şey varsa kesinlikle bir tanesi Jim Jarmush'tur. Stil sahibi bir yönetmenin ellerinden çıkan bu vampir filmi insanlık tarihine oldukça uzun bir süredir tanıklık eden depresif aşıklar Adam ve Eve'nin hikayesini anlatıyor.






   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

East Hastings

Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…

Blade Runner - 2049

Blade Runner 2049 orjinal filmin cyberpunk atmosferini post apokaliptik bir setle geliştirerek insanoğlunun yine tanrı, kimlik ve hafıza gibi sorularının peşinden koşturmuş. Denis Villeneuve temalarıyla ten uyumu yakalayan Blade Runner 2049 aynı zamanda monoton bulduğum Villeneuve'ün sinema diline ise dinamizm kazandırmış.

Ghost in the Shell

Son yıllarda sinema salonlarında siber punk hayranlarını heyecanlandıran bir hayalet dolanıyor. Blade Runner ve Ghost in The Shell gibi filmlerin yeniden çekiliyor olması büyük büyük bir heyecan dalgası yaratırken bir taraftanda sevenleri tarafından endişeli bir bekleyiş başlatmıştı. Konu bir bilim kurgu başyapıtı olunca bu endişelerin haklılık payını görmezden gelmek saçma olur. Keza Mamoru Oshii 1995 tarihli orjinal ismiyle Kôkaku Kidôtai ile ortaya bir başyapıt koymasını n yanı sıra peşi sıra sinema tarihini derinden sarsacak; The Matrix, Dark City gibi başyapıtlarında doğuşuna vesile olmuştu. Böylesi neredeyse kusursuz bir üründen yine kusursuz bir şey ortaya çıkarmak oldukça ağır bir yük. Bu ağır yükün altına ise Rupert Sanders girmiş. (Denis Villeneuve'un de Blade Runner için işi çok zor.) Orjinal animenin en önemli özelliği siber dünya, kimlik, ve cyborg'ların varoluşlarını anlamlandırma çabası üzerine oldukça yoğun ve takip edilmesi güç diyaloglardan oluşmas