Ana içeriğe atla

Killing Them Softly



İlk filmi Chopper ile dikkatleri üzerine çeken, 2007 yılında çektiği The Assassination of Jesse James ile usta işi bir filme imza atan Andrew Dominik yeni filmi "Killing Them Softly" ile bu başarısını tekrar ediyor. 


The Assassination of Jesse James ile psikolojik gerilimi yüksek tuttuğu, sağlam bir görsel işçilikten beslendiği alışık olmadığımız bir western ortaya koymuştu.Yönetmen yine bildiğimiz bu tarzını farklı bir türe yani "suç" filmlerine konuşlandırmış.Etkileyici bir görsel dil, uzun replikler, karakterler arası incelikle işlenmiş gerilim bu filmde yine yerini alırken, yönetmen ses kurgusunda da farklı bir deneye girişiyor.

Küçük çapta bir çete yeraltı kumar işletmesinde bir soygun gerçekleştirir. Soygunu gerçekleştirenlerin yakalamak için Jackie Cogan görevlendirilir. Acımasız ve bir o kadar da soğuk kanlı olan Jackie işini "kibarca" yapmaktadır.

Killing Them Softly başkanlık seçimine giden ekonomik kriz halindeki Amerika'yı anlatan bir alegori. Film, bir soygun ve suçluları yakalamak için tutulan Jackie üzerinden Amerikan sistemini inceliyor. Fakat bunu incelikli bir soygun alegorisi olarak gerçekleştirdiğini söyleyemeyiz çünkü Dominik ne zaman böyle bir düşünceye meyil etsek ses kuşağını devreye sokuyor ve televizyondan Obama ve Bush'un propaganda konuşmalarını arka planda filmin farklı bölümlerinde devreye sokuyor.(Hatta bunu filmin birinci dakikasından itibaren yapıyor.) Film bir taraftan bu soygun alegorisiyle mesajını iletirken, ses kurgusunda ilettiği mesajını destekleyen propaganda konuşmalarını da farklı sürelerde devreye sokuyor. 

Son olarak Dominik son zamanlarda komediye bulanmış suç filmlerinin izinden gitmiyor ve oldukça ciddi, mesajını birinci dakikasından itibaren ses kurgusunun üzerinden paldır küldür vererek, titizlikle işlenmiş görüntüleriyle 2012 yılının en iyi filmlerinden bir tanesine imza atıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Chocolat

Erkan: Yemek filmlerini, seçtiğimiz film için uygun bulduğumuz konseptteki bir mekânda konuşmaya devam ediyoruz. Sıradaki filmimiz Lasse Hallström imzalı 2000 yapımı Chocolat… Chocolat filmi için Samet ile konuştuk. Kendinden biraz bahsedebilir misin? Samet: Bir senesi mutfak, iki buçuk yılı satış olmak üzere lüks bir çikolata kafe zincirinde toplam üç buçuk yıl kadar çalıştım. Geçtiğimiz mayıs ayında çikolata üzerine uzmanlaşmak için istifa ettim. Önümüzdeki dönemde çikolata eğitimleri alacağım. Şimdilerde sipariş üzerine çikolata yapıyorum ve çevremdeki küçük ölçekli kafelerin çikolata menülerine yiyecek - içecek konusunda danışmanlık veriyorum. Erkan:  Filme geçmeden önce biraz mekândan bahsetmekte fayda var sanırım. Maia Chocolates 2015 yılında kurulmuş, el yapımı çikolatalar üreten, Çengelköy ve Koşuyolu olmak üzere iki şubesi bulunan bir yer.  Filmdeki çikolatacıyla aynı ismi taşıyor. Çikolata konusunda bol çeşit sunuyorlar ve tasarım, sunum konusunda oldukça z...

Sus-mak

Mimikler tükenmiş... Kelimeler, harflere ihtiyaç duyan kelimeler ... "ünlüler" düşürmüş yüzlerini, ünsüzlere ses vermek istemez artık, "ünsüzler" kimlik bunalımında... Eller dikmiş önce göz kapaklarından gözleri; sonra birbirine bağlamış gögüste kendini sımsıkı, bir daha açılmamak üzere... Herkes bana aynı şeyi soruyor bu sıralar, ağız birliği etmişçesine... - Neden konuşmuyorsun? Ben ise; su bile içmiyorum artık, kapatıyorum ağzımı. Kurumaktan dolayı yapışıyor, mühürlüyorum dudakları. Birbirinin üzerine uzanmış iki sevgili gibi... Ve içime doğru haykırıyorum... - Susmamak için...

Star Wars - The Last Jedi

Star Wars - The Last Jedi ana hikaye (ilk iki üçleme) açısından düşündüğümüzde sorunları devam eden bir film. Bitmiş bir seriyi daha düşük kalibreli bi' hikayeyle sürdürmeye çalışması seriyi fazlasıyla yavan kılıyor. Yeni üçleme açısından olaya bakar isek; The Force Awakens'in dağınık görüntüsü yeni filmle toparlanmış gibi gözüküyor. Bunda yönetmen Rian Johnson'un etkisi büyük. Looper gibi karakter sahibi bir bilim kurgu ile aklımızda yer eden Johnson daha filmin başında Kylo Ren'in maskesini parçalayarak Kylo Ren'i Darth Vader gölgesinden, filmi ise orjinal serinin gölgesinden bir nebze olsun kurtararak kendi karakterlerini geliştirme yoluna gidiyor. Filme kattığı en büyük artı orjinal serinin keskin iyi kötü ayrımının The Last Jedi ile iç içe geçmiş ve flu bir görüntüde olması.  Rian Johnson beklentileri bu denli karşılamışken Star Wars: Episode IX'un tekrar J.J Abrams'a teslim edilecek olması ise fazlasıyla üzücü...