Ana içeriğe atla

Tersine evrim ve "the walking dead"


Tersine evrim ve "the walking dead"


Üçüncü sezonun yarı-sezon finali sekizinci bölümle gerçekleşen "the walking dead" 'de heyecan kasırgası da bitmek bilmiyor. geçen sezon grup içerisinde gerçekleşen iktidar çekişmeleri bu yıl farklı şekil
leniyor. grubumuz bu yıl rick'in önderliğini kabul etmiş gözüküyor, fakat bu sefer rick ve ekibinin arkadaşlarını kurtarmak için valinin kurduğu şehre yaptıkları baskın ise dizinin politik olarak bu sezon nasıl şekilleneceğine dair bizlere az çok fikir veriyor. dizi yine ötekiye duyulan öfkenin yanı sıra bu politik alt metinleri ustaca harmanlıyor. bir siyasi oluşumun neden şehit kültüne, ötekine ihtiyaç duyduğunu ve "amerikan rüyası" olarak sunulan hayatın arka planında olabileceklere dair beyin jimnastiği yapmaya davet ediyor. 

Bir zamanlar dinozorların kara hayatına egemen olması gibi the walking dead'de ise zombiler kara hayatına egemen ve dünyayı şekillendiriyorlar. insanların bu noktada adaptasyonu ise medeni görüntünün kapı dışına itilerek bu zor yaşam koşulları içerisinde savaşçı kimliklerinin ön plana çıkması şeklinde oluyor. medeniyete dair olan küçük çocukların "çocukluklarını" yaşamaları tamamen iptal olarak, silah kuşanıyor ve ava çıkıyorlar. duygulara artık yer verilmiyor, biri ısırıldığında bu zor koşulların gereği olarak kafasına bir kurşun sıkılı veriyor. medeniyetin dışına çıkan bu küçük gruplar da farklı bir örgütlenme(feodal*-ulus**...) görüntüsü çiziyorlar. bu grupların kendi aralarındaki siyasi çekişmeler ise dizinin politik yönünü oluşturuyor ... 


*Dizinin ikinci sezonunda hershel'in çiftliğindeki yapılanmaya feodal (piramit şeklinde bir hiyerarşi) diyebiliriz. toprak sahibi hershel piramitin en tepesinde, rick ve arkadaşları ise toprağı ekme ve güvenliği sağlamak gibi görevlerde piramitin altında bulunuyordu.
**Ulus devlet görüntüsü ise bu sezon yani üçüncü sezonda vali'nin inşa ettiği şehirde gözleniyor. bir amerikan rüyası görüntüsündeki şehirin arka planında gayet faşizan uygulamalar, sapkın tıbbi deneyler ve uygulamalar görmek mümkün. bir diktatör olarak çizilen vali'nin tabiri caizse yüzünde sadece hitler bıyığı eksik.

Bu küçük gruplarında tamamen dağılarak dizinin finaline doğru mağaralarda bireysel mücadelelere ve tamamen güçlü olanın ayakta kalacağı bir görüntüye doğru gideceğine dair bir fikir de bende uyandırıyor. sanırım the walking dead'de evrim tersine çalışıyor...



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

East Hastings

Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…

Blade Runner - 2049

Blade Runner 2049 orjinal filmin cyberpunk atmosferini post apokaliptik bir setle geliştirerek insanoğlunun yine tanrı, kimlik ve hafıza gibi sorularının peşinden koşturmuş. Denis Villeneuve temalarıyla ten uyumu yakalayan Blade Runner 2049 aynı zamanda monoton bulduğum Villeneuve'ün sinema diline ise dinamizm kazandırmış.

Ghost in the Shell

Son yıllarda sinema salonlarında siber punk hayranlarını heyecanlandıran bir hayalet dolanıyor. Blade Runner ve Ghost in The Shell gibi filmlerin yeniden çekiliyor olması büyük büyük bir heyecan dalgası yaratırken bir taraftanda sevenleri tarafından endişeli bir bekleyiş başlatmıştı. Konu bir bilim kurgu başyapıtı olunca bu endişelerin haklılık payını görmezden gelmek saçma olur. Keza Mamoru Oshii 1995 tarihli orjinal ismiyle Kôkaku Kidôtai ile ortaya bir başyapıt koymasını n yanı sıra peşi sıra sinema tarihini derinden sarsacak; The Matrix, Dark City gibi başyapıtlarında doğuşuna vesile olmuştu. Böylesi neredeyse kusursuz bir üründen yine kusursuz bir şey ortaya çıkarmak oldukça ağır bir yük. Bu ağır yükün altına ise Rupert Sanders girmiş. (Denis Villeneuve'un de Blade Runner için işi çok zor.) Orjinal animenin en önemli özelliği siber dünya, kimlik, ve cyborg'ların varoluşlarını anlamlandırma çabası üzerine oldukça yoğun ve takip edilmesi güç diyaloglardan oluşmas