Ana içeriğe atla

Ç-90

İletişim iletişimsizlik doğurur ve kaynağı dildir.
Dil sadece başka bir dile değmeli bence, evet "fransız" öpücüğünden bahsediyorum. Ya da çeşitli uzuvlarda dolanmalı kıvrımlar çizerek, yılan gibi... 

Çoğu kişi sabırlı der bana ve bunun öğretilmiş olduğundan falan da bahsederler.
Dünyadaki en büyük yalan aslında öğretilenlerden öte dilin mantıksal yapısında gizli sanırım. Ve bu yapı dünyayı ya da bir insanı algılama söz konusu olduğunda kendi yapısını algılamaya çalıştığı şeye dayatır. Başkasına yazılan yazılar,tavsiyeler, notlar da anlamsız bir şekilde karşı tarafı algıladığı sanrısına kaptırır insanı.  Ve inan tıbbi bir isim koyunca da daha ilgi çekici olmuyor tespitler (bana, kendine ya da bir başkasına) hatta ben kendimi o zaman bi' distopyanın içerisinde hissediyorum ki zaten tüm distopyalar da "dil" üzerine kurulu değil midir?

E bu kadar dilden ,iletişimden şikayet edip bunları niye yazıyorum? Yok benim hakkımda yazılanlar yanlış düzeltme yapmak istiyorum gibi bir şey söz konusu değil. İnsan birazcık sanat eseri gibidir kamuya açıldı mı herkesin bir söz söyleme, eleştirme hakkı fazlasıyla vardır. Belki dil denen illüzyondan gün gelir kurtuluruz diye umut ediyorum sadece ve bu yazıda en temel sihirbazlık numarası gibi  kolayca kaybolur o gün geldiğinde.



“Bir saat sonra sevgili O-90’nun gelmesi gerekiyordu. İçimde hoş ve yararlı bir heyecan hissettim. Eve varınca çabucak büroya gittim, pembe biletimi nöbetçiye uzattım ve storları kapatma hakkı belgemi aldım. Bu hak sadece seks günleri için verilir. Yoksa bizler adeta parıldayan havayla örülmüş gibi ve ilelebet ışıkla yıkanan şeffaf duvarlarımızın arasında her zaman herkesin görebileceği şekilde yaşarız. Birbirimizden saklayacak hiçbir şeyimiz yoktur. Bu durum Koruyucuların ağır ve yüce emeklerini kolaylaştırır. Başka türlü olursa her şey olabilir."  (Mıy - Yevgeni Ivanoviç Zamyatin)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

In Bruges

Giriş Martin McDonagh ’ın 2008 yapımı In Bruges filmi, kara mizah ve suç temalarını derinlemesine işleyen, görsel ve tematik olarak son derece zengin bir yapıt olarak öne çıkar. Film, iki tetikçi olan Ray ( Colin Farrell ) ve Ken’in ( Brendan Gleeson ) Londra’daki başarısız bir görev sonrasında patronları Harry ( Ralph Fiennes ) tarafından Belçika ’nın tarihi ve sakin şehri Brugge ’a gönderilmesiyle başlar. Görevleri, ortalık sakinleşene kadar şehirde turist gibi dolaşmak ve beladan uzak durmaktır. Ancak şehirde geçirdikleri süre, kişisel hesaplaşmalar ve içsel çatışmalarla dolu bir deneyime dönüşür. Trailer Ray, geçmişteki hatalarının vicdan azabıyla boğuşurken, Ken daha çok şehrin tarihi ve mimari güzelliklerine odaklanır. Brugge’un huzurlu atmosferi, karakterlerin içsel dünyalarıyla tezat oluşturur. Patronları Harry’den gelen beklenmedik bir telefonla olaylar dramatik ve duygusal bir yöne evrilir. Film, kara mizah yönüyle de dikkat çeker; özellikle Ken, Ray ve Harry kara...

Chocolat

Erkan: Yemek filmlerini, seçtiğimiz film için uygun bulduğumuz konseptteki bir mekânda konuşmaya devam ediyoruz. Sıradaki filmimiz Lasse Hallström imzalı 2000 yapımı Chocolat… Chocolat filmi için Samet ile konuştuk. Kendinden biraz bahsedebilir misin? Samet: Bir senesi mutfak, iki buçuk yılı satış olmak üzere lüks bir çikolata kafe zincirinde toplam üç buçuk yıl kadar çalıştım. Geçtiğimiz mayıs ayında çikolata üzerine uzmanlaşmak için istifa ettim. Önümüzdeki dönemde çikolata eğitimleri alacağım. Şimdilerde sipariş üzerine çikolata yapıyorum ve çevremdeki küçük ölçekli kafelerin çikolata menülerine yiyecek - içecek konusunda danışmanlık veriyorum. Erkan:  Filme geçmeden önce biraz mekândan bahsetmekte fayda var sanırım. Maia Chocolates 2015 yılında kurulmuş, el yapımı çikolatalar üreten, Çengelköy ve Koşuyolu olmak üzere iki şubesi bulunan bir yer.  Filmdeki çikolatacıyla aynı ismi taşıyor. Çikolata konusunda bol çeşit sunuyorlar ve tasarım, sunum konusunda oldukça z...

Sinners

  Kültürel Hegemonya:  Sinners                                           ·          Sinners*, ikiz kardeşler Elijah ve Elias’ın hikâyesini anlatıyor. Tanıdık bir zeminde yeni bir başlangıç yapmak isteyen ikili, Chicago ’nun yeraltı dünyasındaki eski hayatlarını geride bırakıp memleketleri Clarksdale, Mississippi ’ye dönerek bir bar açarlar. Bu süreçte, merkezinde Sammie ’nin olduğu, blues müziği ve vampir efsaneleri ile dolu bir hikâye ortaya çıkar. Ryan Coogler ’ın 2025 yapımı Sinners , yalnızca türler arası bir postmodern oyun değil; aynı zamanda tarihsel-politik bir eleştiri aracı. Southern Gothic atmosferi, vampir mitosu , blues’un büyüsü ve dönemsel dramayı harmanlayan film, hem tür sinemasına göz kırpıyor hem de derin bir toplumsal okuma alanı açıyor. Blues ve Kimlik Filmin kalbinde Sammie var. Eski bir blues şa...