Ana içeriğe atla

The Newsroom


HBO'nun yeni alametifarikası "The Newsroom" on bölümlük birinci sezonunu noktaladı ve kuşkusuz ikinci sezonu da izleyiciyle buluşacak. Dizi bildiğimiz üzere ana haber bültenlerinin arka planını yani işin tabiri caizse mutfağını bizlere sunu
yor. İzlediğim iki bölüm sonunda bende oluşan kanı serinin bir ekonomik kriz alegorisi olduğu yönünde. Bilindiği üzere seri Will McAvoy'un bir panelde eski kız arkadaşını gördüğünü sanarak-ya da görerek geçirdiği krizle Amerika üzerine çeşitli tespitler yapmasıyla açılıyordu. Oldukça yoğun tepkiler alan McAvoy'un ekibinin de kendisini terk etmesiyle birlikte şirketin patronu Charlie Skinner devreye giriyor ve yeni bir vizyonla McAvoy'u tekrar oyuna dahil etmeye çalışıyor. Bu yeni vizyonu sağlayacak kişi ise McAvoy'u aldatıp, terk eden ve McAvoy'un hala nefretle andığı eski sevgilisi MacKenzie McHale oluyor. Tabi bu noktada ekonomik kriz alegorisinin bunun neresinde olduğunu düşünebiliriz. Fakat McAvoy'un Amerika üzerine sinir kriziyle yaptığı tespitleri hatırlayın (bunu Ortadoğu'da ki eski sevgilisini gördüğünü sanarak yaptığını da hatırlamayı ihmal etmeyin.); Amerika'nın artık büyük bir ülke olmadığından bahsettiği tespitleri ve buna koşut bir şekilde kariyerininde büyük bir tehlike altına girdiğini hatırlayın. Ve bu kriz içerisindeki Amerika ekonomisini düzeltecek reformların bir alegorisi olarakta MacKenzie McHale'i hatırlayın. McAvoy eski sevgilisinin terk ettiği günden beri zaten kriz halindedir. Amerika'nın ekonomisini büyük ölçüde sarsan ortadoğu dan yavaş yavaş çekildiğini düşünürsek Mackenzie Mchale'in de ortadoğu da savaş muhabirliğinden gelerek McAvoy'a hayat vereceğinin bir tesadüf olmadığını görebiliriz. Dizinin ilk iki bölümle bende yarattığı hissiyat ekonomik krizin ya da kapitalizm diyelim bir çıkmaz içinde olduğu fakat bu çıkmazın Mackenzie Mchale'nin McAvoy'a yapacağı gibi atılan reformlarla düzelebileceğine dair bir alegori olduğu yönünde . Dizi kabaca kapitalizme sırt dönülmemesi gerekliliğini, kapitalizmin bir kriz halinde değil bir dönüşüm halinde olduğunu bir haber bülteninin arka planına odaklanarak anlatmaya çalışıyor. En azından ilk iki bölümle bende yarattığı hissiyat bu yönde. İlerleyen bölümlerde McAvoy'un aldığı astronomik paraları ekibin geceli gündüzlü çalışan emekçileriyle paylaşacağını da görürsem hiç şaşırmam açıkcası.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Chocolat

Erkan: Yemek filmlerini, seçtiğimiz film için uygun bulduğumuz konseptteki bir mekânda konuşmaya devam ediyoruz. Sıradaki filmimiz Lasse Hallström imzalı 2000 yapımı Chocolat… Chocolat filmi için Samet ile konuştuk. Kendinden biraz bahsedebilir misin? Samet: Bir senesi mutfak, iki buçuk yılı satış olmak üzere lüks bir çikolata kafe zincirinde toplam üç buçuk yıl kadar çalıştım. Geçtiğimiz mayıs ayında çikolata üzerine uzmanlaşmak için istifa ettim. Önümüzdeki dönemde çikolata eğitimleri alacağım. Şimdilerde sipariş üzerine çikolata yapıyorum ve çevremdeki küçük ölçekli kafelerin çikolata menülerine yiyecek - içecek konusunda danışmanlık veriyorum. Erkan:  Filme geçmeden önce biraz mekândan bahsetmekte fayda var sanırım. Maia Chocolates 2015 yılında kurulmuş, el yapımı çikolatalar üreten, Çengelköy ve Koşuyolu olmak üzere iki şubesi bulunan bir yer.  Filmdeki çikolatacıyla aynı ismi taşıyor. Çikolata konusunda bol çeşit sunuyorlar ve tasarım, sunum konusunda oldukça z...

Argo - Operasyon:Argo

                                                    Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Ben Affleck'in yönetmenliği oyunculuğundan daha iyi. Filmin ritmine başından sonuna kadar hâkim, ayrıca gerilim yaratma konusunda oldukça başarılı. Şah'ın devrildiği İran devriminin en hararetli günlerinde göstericiler Tahran'da ki Amerikan büyükelçiliğine girip 52 Amerikalıyı rehin alırlar. Kaçmayı başaran altı kişi Kanada elçiliğine sığınır. CIA ajanı Tony Mendez ise 6 kişiyi kurtarmak için film ekibi kumpası hazırlayarak İran'a giriş yapar. Film, her ne kadar ara sıra Amerika'ya da dokundursa da beklenildiği üzere Amerikan milliyetçiliği yapmaktan ve oryantalist bakış açısı sergilemekten kendisini alıkoyamıyor. Filmi izlemeye başlamadan önce bu beklediğim bir faktördü. Bu yüzden filmin bu kısımlarını görmezden gelip geçen yılın yabancı dilde Oscar ödülü kazan...

Sus-mak

Mimikler tükenmiş... Kelimeler, harflere ihtiyaç duyan kelimeler ... "ünlüler" düşürmüş yüzlerini, ünsüzlere ses vermek istemez artık, "ünsüzler" kimlik bunalımında... Eller dikmiş önce göz kapaklarından gözleri; sonra birbirine bağlamış gögüste kendini sımsıkı, bir daha açılmamak üzere... Herkes bana aynı şeyi soruyor bu sıralar, ağız birliği etmişçesine... - Neden konuşmuyorsun? Ben ise; su bile içmiyorum artık, kapatıyorum ağzımı. Kurumaktan dolayı yapışıyor, mühürlüyorum dudakları. Birbirinin üzerine uzanmış iki sevgili gibi... Ve içime doğru haykırıyorum... - Susmamak için...