Lineer olmayan kurgusu, dongusel hikayesi, gizemli bir ask oykusuyle ilk kez Reconstruction ile karsimiza cikmisti Christopher Boe... İzleyicisi icin biraz zorlayici, ama bir o kadar da keyifli bir seyirlik sunmustu...Yonetmen yeni filmiyle ise yine kendisine ozgu sekilde tekinsiz bir atmosfer yaratarak, bilinc alti sularinda gezinen politik bir filme imza atmis. Boe'nin baskarakteri Jacob'un arabasiyla carptigi dogulu gencin cantasinda Danimarkali askerlerin tutuklulara iskence uyguladiklarini gosteren bazi fotograflar bulmasiyla basliyor. Aynı zamanda bir Senaryo yazari olan Jacob, bu karisik olayi cozmeye calisirken, izleyicide Jacob'un karmasik oykusunu cozumlemeye calisiyor. Yonetmenin onceki filmlerine gore daha takip edilebilir bir kurgu tercihi yaparak, bu noktada izleycisine daha yardimci oldugunu soyleyebilirim. Tercih ettigi bu kurgu ile filmin gerilimini ve izleyicinin merakini filmin sonuna kadar tasiyan yonetmen; filmin finaline dogru yaptigi hamleyle Baudrillard'ın simulasyon kurami icin "Birey televizyonda Sudan is savasini herhangi bir tuvalet kagidi reklamiyla ayni duyarsizlikla izlemektedir. Televizyonu kapattıktan sonra Sudan'daki ic savas devam etse bile onun icin bitmistir. Iste bireyin yasadigi bu evren simülasyon evrenidir. Her sey göruntulerden ibarettir ve cansizdir." olusturdugu ornege Boe'nun yaklasimi ise "bireyin bu duyarsizlikla izledikleri, bilince ya da kolektif bilince yerlestikten sonra bireyin yakasini birakmayacagi" seklinde... Filmin guclu goruntu yonetimi, filmin hikayesin de ki zayifliklari ya da Boe'den beklentilerimizi karsilayamasa da ortalama bir Hollywood filminden daha iyi bir politik gerilim filmi oldugu asikar...
Lineer olmayan kurgusu, dongusel hikayesi, gizemli bir ask oykusuyle ilk kez Reconstruction ile karsimiza cikmisti Christopher Boe... İzleyicisi icin biraz zorlayici, ama bir o kadar da keyifli bir seyirlik sunmustu...Yonetmen yeni filmiyle ise yine kendisine ozgu sekilde tekinsiz bir atmosfer yaratarak, bilinc alti sularinda gezinen politik bir filme imza atmis. Boe'nin baskarakteri Jacob'un arabasiyla carptigi dogulu gencin cantasinda Danimarkali askerlerin tutuklulara iskence uyguladiklarini gosteren bazi fotograflar bulmasiyla basliyor. Aynı zamanda bir Senaryo yazari olan Jacob, bu karisik olayi cozmeye calisirken, izleyicide Jacob'un karmasik oykusunu cozumlemeye calisiyor. Yonetmenin onceki filmlerine gore daha takip edilebilir bir kurgu tercihi yaparak, bu noktada izleycisine daha yardimci oldugunu soyleyebilirim. Tercih ettigi bu kurgu ile filmin gerilimini ve izleyicinin merakini filmin sonuna kadar tasiyan yonetmen; filmin finaline dogru yaptigi hamleyle Baudrillard'ın simulasyon kurami icin "Birey televizyonda Sudan is savasini herhangi bir tuvalet kagidi reklamiyla ayni duyarsizlikla izlemektedir. Televizyonu kapattıktan sonra Sudan'daki ic savas devam etse bile onun icin bitmistir. Iste bireyin yasadigi bu evren simülasyon evrenidir. Her sey göruntulerden ibarettir ve cansizdir." olusturdugu ornege Boe'nun yaklasimi ise "bireyin bu duyarsizlikla izledikleri, bilince ya da kolektif bilince yerlestikten sonra bireyin yakasini birakmayacagi" seklinde... Filmin guclu goruntu yonetimi, filmin hikayesin de ki zayifliklari ya da Boe'den beklentilerimizi karsilayamasa da ortalama bir Hollywood filminden daha iyi bir politik gerilim filmi oldugu asikar...
Yorumlar