Sinemayla yakindan ilgili bir gruba son yillarin en onemli yonetmenlerini siralamalarini istesek, cogu kisinin listesinde "Christopher Nolan" ust siralari zorlar. Yonetmenin kisa filmi Dodlebug'dan baslayan ve surekli ivmelenerek artan performansi, Inception ile birlikte Nirvanaya ulasmis diyebiliriz. Sinemasinin mihenk taslarini olusturan hafiza, zihin, bilincalti, kimlik gibi temalarin yanina muthis bir gorsellik katarak olusturdugu Inception son yillarda yapilmis en onemli yapimlardan birtanesi. Yonetmenin katmanlardan olusan "sinema dili" Inception ile vucut bulmus(Kendi sinemasinin bir alegorisi). Nolan filmlerinden asina oldugumuz yonetmenin bir labirente atarak, oynadigi izleyicisinin labirentten her ciktigini sandiginda sadece yonetmenin bir sonraki katmanina gecis yaptigi ve her bir katmanda islerin daha da karistigi gercegini Cobb karakterine uyguladigimizda (Yonetmenin kendisine benzeyen, Leonardo Di Caprio'yu secmis olmasida bir tesaduf olmasa gerek.) Katmanlardan olusan ruya alemini Nolan'in sinemasi, Cobb karakterini, Nolan'in kendisi ve filmde olaylari cozumlemekle cebellesen Cobb'un ekibini ise sinemada Nolan'in tuzaklarina kapilan izleyici olarak okudugumuzda kendi filmi icerisinde Nolan'in sinemasiyla karsi karsiya kaliyoruz. Yonetmen bir sonraki filminde izleyicisini nasil bir bulmacanin icine atacak ve ruya (Nolan'in sinemasi) kac katmanli olacak merakla bekliyoruz....
Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…
Yorumlar