'One Battle After Another' İncelemesi: PTA'nın Politik Alegori Analizi

Filmin Konusu

    One Battle After Another, 16 yıl önce "French 75" adında radikal bir eylem grubunda yolları kesişen karakterlerin, geçmişte kalan "günahlarının" bugünkü faturasıyla yüzleşmesini konu alıyor.

Filmin merkezinde, o dönemin karmaşık ilişkilerinden (Bob, Perfida ve Col. Lockjaw üçgeni) doğan ve şimdi 16 yaşına gelmiş olan Willa bulunmaktadır. Willa, geçmişin bu "bitmemiş savaşının" hem kurbanı hem de anahtarıdır.

Hikaye, Col. Lockjaw'un bu geçmişi "temizleme" kararıyla başlar. Lockjaw'un amacı, sadece eski devrimcilerden intikam almak değil, aynı zamanda ırkçı bir yapıya kabul edilebilmek için kendi "lekesini" —yani Perfida ile olan ilişkisini ve bu ilişkiden doğmuş olabilecek Willa'yı— yok etmektir.

Diğer yanda, o eski radikal günlerini unutmuş, "dumanlı" kafasıyla yaşayan ve "baba" figürü olan Bob'un, Lockjaw'un bu avından kızını korumak için verdiği beceriksiz mücadele yer alır. Film, Lockjaw'un amansız takibini, Bob'un her şeyi eline yüzüne bulaştıran koruma çabalarını ve tüm bu kaosun ortasında kendi yolunu bulmak zorunda kalan Willa'nın hayatta kalma mücadelesini anlatır.

    Paul Thomas Anderson, One Battle After Another ile imza temalarını (geçmişin yükü, bozuk aile yapıları, bağımlılık ve zaaflar) terk etmiyor. Aksine, bu temaları Amerikan ruhunu merkeze alan sarsıcı bir politik alegoriye dönüştürüyor. Film, dev kadrosunu (DiCaprio, Penn, Del Toro) parıltılarını değil, karakterlerinin en derin "zaaflarını" sergilemek için kullanıyor.

Bu bir "dönem filmi" değil. 80'ler, 90'lar ya da 2000'ler değil.  Filmin dehası, belirli bir zaman dilimine demir atmayı reddetmesinde yatıyor.

Anlatının tek çıpası olan "16 yıllık" zaman atlaması, hikayeyi kasıtlı olarak zamansız kılıyor. Bu, PTA'nın bize "bu bir zamanlar oldu" değil, "bu hâlâ oluyor" deme şeklidir.

Geçmişin günahları, 16 yıl sonra "gelecek" (Willa) formunda geri dönüyor.



İki Çürük Sütun: Patoloji ve Acziyet

Anderson, Amerikan siyasetini "sağ" ve "sol"un karikatürü değil, patolojik bir röntgeni üzerinden kuruyor: İki "baba" figürü.

Col. Lockjaw — Muhafazakâr İktidarın Patolojisi

Lockjaw, sistemin "kanun ve nizam" vadeden acımasız, faşizan gücüdür.

Ancak motivasyonu basit bir intikam değildir. Asıl kırılma noktası, PTA'ya has o "zaaf" anıdır: Bu ırkçı figürün, geçmişinde siyahi bir kadınla (Perfida) ilişkisi olmuştur.

Lockjaw'un bugünkü savaşı, politik pozisyonunu korumak ve o Ku Klux Klan benzeri ırkçı yapıya tam anlamıyla kabul edilmektir.

Bunun için de, kendi "günahını", "lekesini", yani o ilişkiden doğmuş olabilecek "melez" çocuğu (Willa) aktif olarak yok etmesi gerekir.

Bu, ideolojik düşmanlıktan çok daha tehlikeli, kendi geçmişinden nefret eden patolojik bir ikiyüzlülüktür.

Bob — Liberal Muhalefetin Acziyeti

Karşı kutuptaki Bob, 60'ların idealist "karşı kültür" ruhunun yorgun mirasıdır.

16 yıl önceki "radikal", bugün "tembel", "aciz" ve "kafası dumanlı" bir figüre dönüşmüştür.

Onun trajedisi şudur: Bir zamanlar uğruna savaştığı devrimci parolaları dahi hatırlayamayacak kadar ideolojik hafızasını yitirmiştir.

Geleceği (kızı Willa'yı) korumaya çalışır, ancak o kadar beceriksizdir ki, her müdahalesi kızın başını daha büyük bir belaya sokar.

Bob'un "koruması", Lockjaw'un "saldırısı" kadar tehlikelidir. Bu, iyi niyetli ama işlevsiz bir acziyettir.

İkisinin ortasında kalan şey ise: gelecek. Amerika'nın geleceği (Willa), biri onu aktif olarak yok etmek isteyen (Lockjaw), diğeri onu beceriksizliğiyle koruyamayan (Bob) iki "ataerkil" figürün arasında kalmıştır.


Arada Kalanların Gerçek Gücü

Filmin haritası bu iki kutupla sınırlı değil. Asıl dinamikler, bu iki fosilleşmiş gücün arasında kalanlarda gizlidir.

Perfida — Radikalizmin İnsani Çatlağı

Bob'un ılımlı acizliğinin aksine, gerçek devrimci enerji Perfida'dadır.

Ancak PTA, onu da idealize etmez. Perfida, "insani zaaflarla" doludur: Cesur ama egoist, devrimci ama aynı zamanda fırsatçıdır.

Dönüşümün ham maddesi çoğu zaman kırılganlıktır.

Sensei Sergio — “Yakınlaşma”, “Sığınma” Değildir

Benicio Del Toro'nun karakteri, denkleme "göçmen" unsurunu ekler ve alegoriyi keskinleştirir.

Bu kritik bir nüanstır: Sensei, Bob’a (liberal kanada) "sığınmaz"; ona sadece "yakınlaşır".

Bu bir bağlılık ya da ideolojik birliktelik değil, "daha az kötü" olana yönelik stratejik bir pozisyon almadır.

Çünkü farkındadır: Bir taraf onu öldürecek, diğer taraf en azından varlığına tahammül edecek. Bu, hayatta kalmanın taktiksel tercihidir.


Gelecek: Willa’nın Kendi Kendini Kurtarması

Film şu soruyu sorar: Bu iki çürümüş kutbun arasında sıkışan "gelecek" (Willa) nasıl kurtulacak?

Cevabı, filmin kilit anları verir:

Willa, babası Bob’un onu kurtarmasını beklemez. Zaten Bob’un her müdahalesi bir felakettir. Willa kendi kendini kurtarır — çünkü başka seçenek yoktur.

PTA burada umut sunmaz; gerçek sunar: Bu iki fosil ideolojiden (muhafazakâr saldırganlık ve liberal acziyet) yeni bir gelecek çıkmaz.


Sonuç: Anderson’ın Acı ve Keskin Tezi

Anderson'ın vardığı sonuç budur: Çıkış yolu, bu eski, çürümüş, ikiyüzlü ve aciz düzenin (Demokrat/Cumhuriyetçi döngüsünün) içinden gelmeyecektir.

Kurtuluş, ancak bu "ataların" enkazını ve onların "korumasını" reddeden yeni figürler (Willa) ve bu düzene ait olmayan "dışarıdakiler" (Sensei) ile mümkündür.

PTA, bu filmle hem kendi sinemasını hem Amerikan ruhunu en çıplak haliyle kesiyor: Geçmişin suçları silinmez; gelecek onları reddederek başlayacaktır.

Yorumlar