Ana içeriğe atla

Class of 99' - Another Brick in the Wall

    Class of ’99, Another Brick in the Wall’ı The Faculty soundtrack'inde yeniden yorumladığında, şarkı filmi adeta geçmişti. Film, o yılların tipik teen slasher öğelerini uzaylı motifiyle birleştirirken, şarkı çok daha karanlık ve güçlü bir atmosfer yaratmıştı. Eğitim kurumunda geçen bir film için tema zaten mükemmel bir seçimken, bu süper grup şarkıyı daha sert ve film için uygun bir karanlık havaya sokmuştu.

    Şarkının cazibesi, grubun üye kadrosundan kaynaklanıyordu: Alice in Chains’den Layne Staley vokalde karanlık ve dramatik tınıyı getirirken, Rage Against the Machine’den Tom Morello gitarlarıyla şarkıyı ele geçiriyor, adeta “bayrağı göndere çekiyor” ve “ben buradayım” diyordu. Jane’s Addiction’ın davulcusu Stephen Perkins, Martyn LeNoble’ın bas hatları ve Collective Soul’dan Matt Serletic’in klavye dokunuşlarıyla birleşince ortaya neredeyse sinematik bir yoğunluk çıkmıştı.

    Ben özellikle şarkıyı Staley’nin Nisan 2002’de, uyuşturucu doz aşımından ölmeden önce stüdyoda son kez yer aldığı kayıt olarak dinlediğimde, bu parçanın sadece müzikal değil, tarihî ve duygusal bir ağırlığı da taşıdığını hissetmiştim. Morello’nun tınıları Staley’in vokaliyle muhteşem bir birleşim oluşturuyor, şarkı hem agresif hem dramatik bir yoğunluk sunuyordu.

    Sonuç olarak, Another Brick in the Wall (War) benim için hem filmi destekleyen hem de kendi başına unutulmaz bir müzik deneyimi sunan bir parça olmuştu. Filmden öteye geçen bir enerji, karanlık bir atmosfer ve süpergrup büyüsü bir araya gelmişti.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

In Bruges

Giriş Martin McDonagh ’ın 2008 yapımı In Bruges filmi, kara mizah ve suç temalarını derinlemesine işleyen, görsel ve tematik olarak son derece zengin bir yapıt olarak öne çıkar. Film, iki tetikçi olan Ray ( Colin Farrell ) ve Ken’in ( Brendan Gleeson ) Londra’daki başarısız bir görev sonrasında patronları Harry ( Ralph Fiennes ) tarafından Belçika ’nın tarihi ve sakin şehri Brugge ’a gönderilmesiyle başlar. Görevleri, ortalık sakinleşene kadar şehirde turist gibi dolaşmak ve beladan uzak durmaktır. Ancak şehirde geçirdikleri süre, kişisel hesaplaşmalar ve içsel çatışmalarla dolu bir deneyime dönüşür. Trailer Ray, geçmişteki hatalarının vicdan azabıyla boğuşurken, Ken daha çok şehrin tarihi ve mimari güzelliklerine odaklanır. Brugge’un huzurlu atmosferi, karakterlerin içsel dünyalarıyla tezat oluşturur. Patronları Harry’den gelen beklenmedik bir telefonla olaylar dramatik ve duygusal bir yöne evrilir. Film, kara mizah yönüyle de dikkat çeker; özellikle Ken, Ray ve Harry kara...

Sinners

  Kültürel Hegemonya:  Sinners                                           ·          Sinners*, ikiz kardeşler Elijah ve Elias’ın hikâyesini anlatıyor. Tanıdık bir zeminde yeni bir başlangıç yapmak isteyen ikili, Chicago ’nun yeraltı dünyasındaki eski hayatlarını geride bırakıp memleketleri Clarksdale, Mississippi ’ye dönerek bir bar açarlar. Bu süreçte, merkezinde Sammie ’nin olduğu, blues müziği ve vampir efsaneleri ile dolu bir hikâye ortaya çıkar. Ryan Coogler ’ın 2025 yapımı Sinners , yalnızca türler arası bir postmodern oyun değil; aynı zamanda tarihsel-politik bir eleştiri aracı. Southern Gothic atmosferi, vampir mitosu , blues’un büyüsü ve dönemsel dramayı harmanlayan film, hem tür sinemasına göz kırpıyor hem de derin bir toplumsal okuma alanı açıyor. Blues ve Kimlik Filmin kalbinde Sammie var. Eski bir blues şa...

Le Otto Montagne - The Eight Mountains - 2022

The Eight Mountains: Doğanın Mabedi, Babalığın Ağıdı Giriş: Filmin Konusu The Eight Mountains , iki çocukluk arkadaşı Pietro ve Bruno’nun hikâyesini anlatıyor. Pietro şehirde büyüyen, modern yaşamın içinde kaybolmuş bir gençtir; Bruno ise dağlarla çevrili bir köyde, doğayla bütünleşmiş bir hayat sürmektedir. Film, onların yıllar süren dostluğunu, babalarıyla olan karmaşık ilişkilerini ve doğayla kurdukları bağı izler. Zamanla bu dostluk, eksik baba figürleri ve doğayla mücadele üzerinden modern insanın varoluşsal sınavına dönüşür. Doğa: Nostalji mi, Mücadele mi? Film, doğayı iki farklı biçimde konumlandırır. Pietro için doğa bir nostalji alanıdır : şehirde yaşayan, içsel boşluğunu doldurmaya çalışan modern bireyin özlem mekânı. Dağ, onun için geçmişin saf anılarına açılan bir kapıdır. Bruno içinse doğa bir mücadele alanıdır . O, doğanın içinde yaşar, onun kurallarına göre hayatta kalır. Pietro doğayı izler; Bruno yaşar. Bu fark, modern insanın doğayla kurduğu mesa...