On Falling

 

Dijital Yalnızlık, Göçmenlik ve Gig Ekonomisi 

Giriş

Laura Carreira’nın yönettiği On Falling (2024), günümüz kapitalizminin üç temel yarasına odaklanan bir yapım olarak dikkat çekiyor: göçmenlik, gig ekonomisi ve dijital yalnızlık. Film, Aurora isimli göçmen bir kadının yaşamı üzerinden yalnızlığın bireysel bir içsel sancı değil, sistem tarafından üretilen sosyolojik bir sonuç olduğunu inceliyor.

Ken Loach ve Dardenne Kardeşler Etkisi

Film estetik ve anlatı dili açısından Ken Loach ve Dardenne kardeşlerin sineması arasında bir yerde konumlanıyor.

Varoluşsal Yalnızlık ve Sosyolojik Temeller

Aurora’nın varoluşsal yalnızlığı, filmde soyut bir psikolojik durum değil; somut sosyolojik koşulların sonucu olarak betimleniyor. Çalışma hayatının algoritmik performans ölçümlerine indirgenmesi, bireyin özne olmaktan çıkarılıp makineye eklemlenmiş bir parça haline gelmesi, yalnızlığın altyapısını oluşturuyor. Bu bağlamda film, bireysel dramı politik bir perspektifle dolduruyor.

Dijital Yalnızlık ve Örgütlenme Sorunu

Film, dijital yalnızlığın şirketlerin işine gelen bir strateji olarak işlev gördüğünü incelikle ima ediyor. İnsanlar gerçek temas kuramadıklarında, dayanışma ve örgütlenme ihtimali ortadan kalkıyor. Çalışanların iş yerinde haklar üzerine değil, popüler kültür (örneğin diziler) üzerinden sohbet etmeleri, kolektif bilincin nasıl erozyona uğradığını gösteriyor. Böylece dijital yalnızlık, yalnızca bireysel değil, politik bir kopuşun da adı oluyor.

Finalin Anlamı

Filmin en çarpıcı sahnesi, Aurora’nın iş görüşmesinde “kendini anlatması” istendiğinde suskunlaşmasıdır. Bu sahne, bireyin kimliğinin çalışmaktan ibaret kaldığını, yaşamın iş dışında bir anlamının kalmadığını dramatik şekilde ortaya koyar. Finalde ise sistemin çökmesiyle birlikte karakterlerin top oynaması, ince bir umut kırıntısı sunar. Ancak film bu noktada sona ererek seyirciye kesin bir mesaj vermez. Dayanışmanın geleceğine karar verecek olanlar, yalnızca o topu oynayanlardır.

Sonuç

On Falling, günümüz dünyasının temel problemleri olan göçmenlik, gig ekonomisi ve dijital yalnızlığı bir arada ele alarak hem politik hem de varoluşsal bir düzlemde güçlü bir tartışma açıyor. Loach’un insani sıcaklığı ile Dardenne’lerin acımasız gerçekçiliğini buluşturan film, modern kapitalizmin bireyi nasıl kimliksizleştirdiğini ve örgütlenme ihtimalini nasıl törpülediğini çarpıcı bir dille gözler önüne seriyor.

Yorumlar