Batman vs Superman bir rekabeti işaret eden isminin hakkını veremeyen iki karakteri arasındaki çatışmayı çocukça bir düzeyden bir tık bile yukarı çıkaramayan bir film olmuş. İkili arasında güçlü bir gerilim kurulamayınca ister istemez gözler filmin kötüsü Lex Luthor'a dönüyor. Filme "Joker" tarzında mizahi bir üslupla entegre edilen Luther ne yazık ki felsefe konusunda aynı başarıyı gösteremiyor. Joker'in aksine okulda tüm Felsefe derslerini kırmış acemi bir filozof edasıyla tiradlarını patlatıyor. Hal böyle olunca uzun süresi boyunca bir türlü derinleşemeyen, anlamsız bir karanlığa hapsolmuş ve Wonder Woman filme dahil olana kadar bölümde ise mizah ve aksiyondan nasibini alamamış bir uyarlama ile karşı karşıya kalıyoruz.
Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…
Yorumlar