Ana içeriğe atla

Only Lovers Left Alive




Rus yönetmen Sergei Eisenstein “Sinema sanatların en üstünüdür çünkü bütün sanatları içerisinde barındırır” derken sinemayı yüceltip diğer sanat dallarını yermek gibi bir amaçtan ziyade sinemanın bütünleştirici etkisine işaret ediyordu. Jim Jarmusch’un yeni, pek havalı vampir filmi “Only Lovers Left Alive” Eisentesin’in bu önermesini doğrulayacak nitelikte bir başyapıt. Edebiyattan müziğe, mimariden felsefeye, bilime, estetiğe, modaya kadar her alana dokunan elit bir eser söz konusu. 





Only Lovers Left Alive’in Adam ve Eve’si sonsuz ömürlerini farklı şehirlerde geçiren âşık bir çifttir. Dünya üzerindeki birçok dili bilen Eve birçok edebiyatçıya ev sahipliği yapmış Fas’ın Tanca şehrinde yaşarken, en yakın ahbabı ise Marlowe’dur. Adam ise artık iflas etmiş bir şehir, geçmişin müzik mabedi Detroit’te inzivaya çekilmiştir. Vaktiyle birçok müzisyene eser vermiş olan Adam aynı zamanda Eve’nin Detroit’e gelmesine sebebiyet verecek bir varoluş sıkıntısından muzdarip. Marlowe’a göre Romantiklerle fazla takıldığı için bu ruh hallerinde fakat iflas etmiş bir şehirde post-rock sularında gezinen tınılarının ana esin kaynağını bu bunalım oluşturuyor. Adam evrimin hala tartışılıyor olmasından, zombi olarak dem vurduğu insanlığın bilim adamlarına uyguladığı muamelelerden her daim şikâyetçi, evinde steampunk sularında gezinen alternatif bir teknoloji geliştirmiş. Eve’nin Detroit’i ziyaretinin akabinde, kız kardeşi Ava’da bu ikiliye katılıyor. Adam ve Eve’ye göre daha spontane yaşayan Ava, sanatla iç içe yaşayan, insanlardan doğrudan beslenmeyi reddedip kanı likör bardaklarından içen çiftimizin hayatlarını adeta sabote ediyor. Bu haliyle Ava politik okumalarını yitirmiş, aşk ile sulandırılmış son dönem vampir filmlerinden sıyrılmış bir karakter gibi duruyor. Only Lovers Left Alive, Ava’nın ikilinin evinden atılmasıyla vampir mitini sömüren bu filmlerden intikamını alıyor adeta.

Ava’nın ziyareti Adam ve Eve’nin başına birde cinayet musallat edince mecburen rotalarını Tanca’ya çeviriyorlar. Burada Marlowe’un ölümüne tanık olurlar ve bir açlık sınamasına maruz kalırlar. Açlık sorunları ikiliyi insan üzerinden beslenmek zorunda bırakır. Fakat şiddetten uzak vampirlerimiz seyirciye doğru dişlerini çevirirken öldürmek yerine beslenip vampire dönüştürmeye karar verir. 

Only Lovers Left Alive demode bulunabilecek bir vampir filmi. Yeni nesil vampir filmlerinin oldukça uzağında, yin-yang tarzı birbirini tamamlayan bir aşkı barındırıyor. Fakat Jarmusch bu bilinen demodeliğin altından oldukça cool bir vampir filmi çıkarmayı başarıyor. Bilime, sanata, müziğe edebiyata yaptığı referanslarla aslında aslolanın, ölümsüz olanın “sanat” olduğunu, onsuz bir dünyanın zombilerle dolu olacağını vurguluyor. Kim bilir Adam’ın duvarına astığı onlarca yazar ve müzisyen portresinin yanında yıllar sonra Jim Jarmusch’un da portresi yer alacak, sinema sanatını güzelleştiren auteur bir yönetmen olarak …

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

In Bruges

Giriş Martin McDonagh ’ın 2008 yapımı In Bruges filmi, kara mizah ve suç temalarını derinlemesine işleyen, görsel ve tematik olarak son derece zengin bir yapıt olarak öne çıkar. Film, iki tetikçi olan Ray ( Colin Farrell ) ve Ken’in ( Brendan Gleeson ) Londra’daki başarısız bir görev sonrasında patronları Harry ( Ralph Fiennes ) tarafından Belçika ’nın tarihi ve sakin şehri Brugge ’a gönderilmesiyle başlar. Görevleri, ortalık sakinleşene kadar şehirde turist gibi dolaşmak ve beladan uzak durmaktır. Ancak şehirde geçirdikleri süre, kişisel hesaplaşmalar ve içsel çatışmalarla dolu bir deneyime dönüşür. Trailer Ray, geçmişteki hatalarının vicdan azabıyla boğuşurken, Ken daha çok şehrin tarihi ve mimari güzelliklerine odaklanır. Brugge’un huzurlu atmosferi, karakterlerin içsel dünyalarıyla tezat oluşturur. Patronları Harry’den gelen beklenmedik bir telefonla olaylar dramatik ve duygusal bir yöne evrilir. Film, kara mizah yönüyle de dikkat çeker; özellikle Ken, Ray ve Harry kara...

Chocolat

Erkan: Yemek filmlerini, seçtiğimiz film için uygun bulduğumuz konseptteki bir mekânda konuşmaya devam ediyoruz. Sıradaki filmimiz Lasse Hallström imzalı 2000 yapımı Chocolat… Chocolat filmi için Samet ile konuştuk. Kendinden biraz bahsedebilir misin? Samet: Bir senesi mutfak, iki buçuk yılı satış olmak üzere lüks bir çikolata kafe zincirinde toplam üç buçuk yıl kadar çalıştım. Geçtiğimiz mayıs ayında çikolata üzerine uzmanlaşmak için istifa ettim. Önümüzdeki dönemde çikolata eğitimleri alacağım. Şimdilerde sipariş üzerine çikolata yapıyorum ve çevremdeki küçük ölçekli kafelerin çikolata menülerine yiyecek - içecek konusunda danışmanlık veriyorum. Erkan:  Filme geçmeden önce biraz mekândan bahsetmekte fayda var sanırım. Maia Chocolates 2015 yılında kurulmuş, el yapımı çikolatalar üreten, Çengelköy ve Koşuyolu olmak üzere iki şubesi bulunan bir yer.  Filmdeki çikolatacıyla aynı ismi taşıyor. Çikolata konusunda bol çeşit sunuyorlar ve tasarım, sunum konusunda oldukça z...

Sinners

  Kültürel Hegemonya:  Sinners                                           ·          Sinners*, ikiz kardeşler Elijah ve Elias’ın hikâyesini anlatıyor. Tanıdık bir zeminde yeni bir başlangıç yapmak isteyen ikili, Chicago ’nun yeraltı dünyasındaki eski hayatlarını geride bırakıp memleketleri Clarksdale, Mississippi ’ye dönerek bir bar açarlar. Bu süreçte, merkezinde Sammie ’nin olduğu, blues müziği ve vampir efsaneleri ile dolu bir hikâye ortaya çıkar. Ryan Coogler ’ın 2025 yapımı Sinners , yalnızca türler arası bir postmodern oyun değil; aynı zamanda tarihsel-politik bir eleştiri aracı. Southern Gothic atmosferi, vampir mitosu , blues’un büyüsü ve dönemsel dramayı harmanlayan film, hem tür sinemasına göz kırpıyor hem de derin bir toplumsal okuma alanı açıyor. Blues ve Kimlik Filmin kalbinde Sammie var. Eski bir blues şa...