Ana içeriğe atla

Celcius 232.8 Bölüm 6


BÖLÜM 6:
Olay yerine vardıklarında Hakan arka, Fırat ise ön kapıya doğru konuşlandılar. Bina tek katlı eski bir fabrikaydı. Onbeş-yirmi yıl öncesine kadar “devlet adına” üretim yapan bu fabrika daha sonrasında bir şirkete satılmıştı. Devletin iflası ve fesh edilmesiyle birlikte “Kültür Şirketi” hangarı devralmıştı.  Kültür şirketi bünyesindeki şirketlere kiralanan hangar, çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapıyordu.    
İkili ellerindeki izin belgelerinde burasının film çekimi için kiralandığını fark ettiler.  “Çetin Bilir”  şirketlere yakınlığıyla bilinen ve propaganda filmler çeken bir yönetmendi.  Büyük bütçeli yapımları gişede iyi hasılatlar yapıyordu.  İçeriden gelen ihbara göre “CELCIUS 232.8©“  üyesi  “dört” kişi yönetmeni ve tüm seti rehin almıştı. Hakan ve Fırat sözleşmede geçen yeni madde uyarınca içerideki insanların cep telefonlarının kameralarıyla etrafa bakmalarına rağmen örgütün eylemleri hakkında bilgi sahibi değillerdi. Daha doğrusu gördükleri görüntüden herhangi bir şey anlamamışlardı. Her şey normal gözüküyordu.  Set olması gerektiği gibiydi. Kulaklıktan “şimdi” komutunu duymasıyla Hakan içeriye doğru hamle yaptı. Uzun koridorda sessiz adımlarla ilerledi. Genellikle göreve “şok” tabancalarıyla çıkarlardı fakat “CELCIUS 232.8©“ söz konusu olduğundan ateşli silahlarını yanlarına almışlardı. Hakan silahını çıkartıp içeriye doğru hamle yaptı uzun koridorda parmak uçlarıyla ilerledi. Fırat diğer kapıdan içeriye girmişti, tam ortada tüm ekibi görebiliyorlardı fakat örgüt üyelerini seçemiyorlardı. İkili aynı anda içeriye daldı ve bağırdılar!

-          Herkes yere yatsın!

Dört kişi ayaktaydı ve kaçmaya başladılar. Hakan ileriye doğru hamle yaparak siper alacağı bir şeyler buldu, örgüt üyeleri silahsız gözüküyordu fakat risk almanın anlamı yoktu. İki kişi açık pencereden koşarak biranda gözden kayboldular. Fırat peşlerinden koşmaya başladı. Hakan içeride iki kişiyle kalakalmıştı. Siperinden çıkarak etrafına bakındı ileride kameranın yanındaki kutuların arkasına saklanmış birisini gördü ve oraya doğru ilerledi. O noktaya o kadar çok odaklanmıştı ki içeride bir kişi daha kaldığını unutmuştu. Hakan’ın kutulara varmasını beklemeden elleri havada bir kız dışarıya doğru çıktı ve Hakan büyük bir şok yaşadı. Metro’da doğum gününü kutlayan kız, eylemi gerçekleştirenlerden bir tanesi olarak tam karşısında duruyordu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

East Hastings

Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…

Blade Runner - 2049

Blade Runner 2049 orjinal filmin cyberpunk atmosferini post apokaliptik bir setle geliştirerek insanoğlunun yine tanrı, kimlik ve hafıza gibi sorularının peşinden koşturmuş. Denis Villeneuve temalarıyla ten uyumu yakalayan Blade Runner 2049 aynı zamanda monoton bulduğum Villeneuve'ün sinema diline ise dinamizm kazandırmış.

Ghost in the Shell

Son yıllarda sinema salonlarında siber punk hayranlarını heyecanlandıran bir hayalet dolanıyor. Blade Runner ve Ghost in The Shell gibi filmlerin yeniden çekiliyor olması büyük büyük bir heyecan dalgası yaratırken bir taraftanda sevenleri tarafından endişeli bir bekleyiş başlatmıştı. Konu bir bilim kurgu başyapıtı olunca bu endişelerin haklılık payını görmezden gelmek saçma olur. Keza Mamoru Oshii 1995 tarihli orjinal ismiyle Kôkaku Kidôtai ile ortaya bir başyapıt koymasını n yanı sıra peşi sıra sinema tarihini derinden sarsacak; The Matrix, Dark City gibi başyapıtlarında doğuşuna vesile olmuştu. Böylesi neredeyse kusursuz bir üründen yine kusursuz bir şey ortaya çıkarmak oldukça ağır bir yük. Bu ağır yükün altına ise Rupert Sanders girmiş. (Denis Villeneuve'un de Blade Runner için işi çok zor.) Orjinal animenin en önemli özelliği siber dünya, kimlik, ve cyborg'ların varoluşlarını anlamlandırma çabası üzerine oldukça yoğun ve takip edilmesi güç diyaloglardan oluşmas