Ana içeriğe atla

The Avengers

The Avengers'in her bir karakteri için çekilen filmlerine göz attığımızda hep isabetli yönetmenlerle çalışıldığını görüyoruz. Mesela;

Efekt konusunda oldukça iyi işler çıkaran Joe Johnston Captain America'ya , Jon Favreau ise Iron Man'e hayat vermişti. Hulk ise Ang Lee'nin elinde kimlik problemi üzerinden iyi bir psikolojik çözümlemeye dönüşmüştü. Son olarak Thor ise Shakespeare uyarlamalarından tanığımız Kenneth Branagh'a emanet edilmişti. Tüm kahramanlar yönetmenlerinin de sinemasal karakterlerine uygun isimlerdi. The Avengers ise saydığımız tüm karakterlerin bir araya toplanarak kötülüğe karşı mücadele ettiği bir uyarlama ve bu yıldızlar topluluğu içinde Buffy - Angel -Firefly gibi unutulmaz Tv işlerine imza atmış "Joss Whedon" 'un isminin olması tesadüf değil. Buffy'de ve Angel'da Joss Whedon'un en iyi yaptığı işlerden bir tanesi kalabalık bir kahraman filosu olması, onları da oldukça ekonomik ve ölçülü şekilde kullanmasıydı. Whedon The Avengers'ta da yıldızlar karması süper kahraman karakterlerini beklenildiği gibi oldukça ekonomik ve her birinin karakteristik özelliklerini ön plana çıkararak kullanıyor. Kendisine has mizah anlayışını ve popüler kültüre yaptığı ince göndermeleri de yine eksik etmiyor....

The Avengers türdeşi Watchmen gibi bir uyarlama değil. DC ve Marvel'in çizgi romanlarının tipik farklılıklarını bu iki uyarlama arasında da görebiliriz. The Avengers, Watchmen gibi karakter analizleri çıkaran derinlikli ve politik bir görüntü çizmiyor. Daha çok yolunu aksiyon ve mizah ile çiziyor. Bunu da oldukça başarılı görsel olarak tatmin edici bir şekilde yapıyor ...






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

In Bruges

Giriş Martin McDonagh ’ın 2008 yapımı In Bruges filmi, kara mizah ve suç temalarını derinlemesine işleyen, görsel ve tematik olarak son derece zengin bir yapıt olarak öne çıkar. Film, iki tetikçi olan Ray ( Colin Farrell ) ve Ken’in ( Brendan Gleeson ) Londra’daki başarısız bir görev sonrasında patronları Harry ( Ralph Fiennes ) tarafından Belçika ’nın tarihi ve sakin şehri Brugge ’a gönderilmesiyle başlar. Görevleri, ortalık sakinleşene kadar şehirde turist gibi dolaşmak ve beladan uzak durmaktır. Ancak şehirde geçirdikleri süre, kişisel hesaplaşmalar ve içsel çatışmalarla dolu bir deneyime dönüşür. Trailer Ray, geçmişteki hatalarının vicdan azabıyla boğuşurken, Ken daha çok şehrin tarihi ve mimari güzelliklerine odaklanır. Brugge’un huzurlu atmosferi, karakterlerin içsel dünyalarıyla tezat oluşturur. Patronları Harry’den gelen beklenmedik bir telefonla olaylar dramatik ve duygusal bir yöne evrilir. Film, kara mizah yönüyle de dikkat çeker; özellikle Ken, Ray ve Harry kara...

Sinners

  Kültürel Hegemonya:  Sinners                                           ·          Sinners*, ikiz kardeşler Elijah ve Elias’ın hikâyesini anlatıyor. Tanıdık bir zeminde yeni bir başlangıç yapmak isteyen ikili, Chicago ’nun yeraltı dünyasındaki eski hayatlarını geride bırakıp memleketleri Clarksdale, Mississippi ’ye dönerek bir bar açarlar. Bu süreçte, merkezinde Sammie ’nin olduğu, blues müziği ve vampir efsaneleri ile dolu bir hikâye ortaya çıkar. Ryan Coogler ’ın 2025 yapımı Sinners , yalnızca türler arası bir postmodern oyun değil; aynı zamanda tarihsel-politik bir eleştiri aracı. Southern Gothic atmosferi, vampir mitosu , blues’un büyüsü ve dönemsel dramayı harmanlayan film, hem tür sinemasına göz kırpıyor hem de derin bir toplumsal okuma alanı açıyor. Blues ve Kimlik Filmin kalbinde Sammie var. Eski bir blues şa...

Le Otto Montagne - The Eight Mountains - 2022

The Eight Mountains: Doğanın Mabedi, Babalığın Ağıdı Giriş: Filmin Konusu The Eight Mountains , iki çocukluk arkadaşı Pietro ve Bruno’nun hikâyesini anlatıyor. Pietro şehirde büyüyen, modern yaşamın içinde kaybolmuş bir gençtir; Bruno ise dağlarla çevrili bir köyde, doğayla bütünleşmiş bir hayat sürmektedir. Film, onların yıllar süren dostluğunu, babalarıyla olan karmaşık ilişkilerini ve doğayla kurdukları bağı izler. Zamanla bu dostluk, eksik baba figürleri ve doğayla mücadele üzerinden modern insanın varoluşsal sınavına dönüşür. Doğa: Nostalji mi, Mücadele mi? Film, doğayı iki farklı biçimde konumlandırır. Pietro için doğa bir nostalji alanıdır : şehirde yaşayan, içsel boşluğunu doldurmaya çalışan modern bireyin özlem mekânı. Dağ, onun için geçmişin saf anılarına açılan bir kapıdır. Bruno içinse doğa bir mücadele alanıdır . O, doğanın içinde yaşar, onun kurallarına göre hayatta kalır. Pietro doğayı izler; Bruno yaşar. Bu fark, modern insanın doğayla kurduğu mesa...