Roman Polanski, Yasmina Reza'nın "Le Dieu du Carnage" adlı oyunundan uyarlama, birlikte yazdıkları senaryoyu dört usta oyuncusuyla birlikte görselleştirmiş. Basit bir hikayeye sahip olan film; kısaca çocukları kavga eden iki orta yaşlı çiftin bu sorunu çözümlemek adına buluşmaları üzerinden ilerliyor. Basit gibi gözüken ve çocukca bir sorun olarak isimlendirebileceğimiz mesele, her seferinde yetişkinlerin kendi sorunlarına bir şekilde bağlanıyor ve hayat, sanat, evlilik ve kadın-erkek ilişkilerine dair iki çift için serbest bir çağrışıma dönüşüyor. Mizahın başından sonuna kadar eksilmediği, tek bir mekanda geçen "80" dakikalık bu yapım her ne kadar sinema filminden ziyade bir tiyatro oyunuymuş gibi ilerlese de filmin tek bir mekanda geçtiğini düşünürsek Polanski "süreklilik" duygusunu izleyicisine sonuna kadar yansıtabiliyor. Filmin izleyici de bıraktığı sanki bir tiyatro oyunuymuş gibi 80 dk'da oynanıp çekildiği hissiyatı Polanski'nin başarısı gibi gözüküyor.
Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…
Yorumlar