Ana içeriğe atla

Immortals


Uzun aralıklarla çektiği (6yıl) The Cell ile klasik polisiye filmlerine, The Fall ile ise bildiğimiz masal şablonuna kendi tarzında yaptığı dokunuşlarla öncelikli olarak görselliğini mükemmel inşa ettiği filmleriyle karşımıza çıkmıştı Tarsem Singh. 5 yıllık bir aradan sonra karşımıza bu sefer Immortals ile Yunan mitolojisi filmlerine bulaşmış şekilde çıkıyor. Fakat yapımıcısının "300 Spartans" filminin yapımcıları olmasından mıdır bilinmez, film bir Tarsem Singh filminden ziyade bu şekilde gözüküyor. Tarsem Singh filmleri(The Fall-The Cell) ve 300 Spartans'ın bir kolajı gibi gözüküyor. Yönetmenin auteur yanı bu şablon içerisinde ne yazık ki eriyip gidiyor. Tv serisi Spartacus'de(TV serisi olmasının etkisidir belki ama Immortals'a göre karakterleri daha iyi gelişmiş.) bile kullanılan ve artık eskimiş sayabileceğimiz bu efektler gelişememiş karakterleriyle birlikte 2 saatlik sıkıcı bir tecrübeye dönüşüyor. Umarım Tarsem Singh Hollywood'un diğer Hint asıllı yönetmeni; 6th Sense ve Unbreakable gibi filmlerle kariyerine mükemmel bir giriş yapan M. Night Shyamalan gibi kariyeri kötü filmlerle ivmeli bir şekilde alaşağı olmaz. Keza bunun ilk sinyallerini Immortals ile vermiş bulunmakta.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

In Bruges

Giriş Martin McDonagh ’ın 2008 yapımı In Bruges filmi, kara mizah ve suç temalarını derinlemesine işleyen, görsel ve tematik olarak son derece zengin bir yapıt olarak öne çıkar. Film, iki tetikçi olan Ray ( Colin Farrell ) ve Ken’in ( Brendan Gleeson ) Londra’daki başarısız bir görev sonrasında patronları Harry ( Ralph Fiennes ) tarafından Belçika ’nın tarihi ve sakin şehri Brugge ’a gönderilmesiyle başlar. Görevleri, ortalık sakinleşene kadar şehirde turist gibi dolaşmak ve beladan uzak durmaktır. Ancak şehirde geçirdikleri süre, kişisel hesaplaşmalar ve içsel çatışmalarla dolu bir deneyime dönüşür. Trailer Ray, geçmişteki hatalarının vicdan azabıyla boğuşurken, Ken daha çok şehrin tarihi ve mimari güzelliklerine odaklanır. Brugge’un huzurlu atmosferi, karakterlerin içsel dünyalarıyla tezat oluşturur. Patronları Harry’den gelen beklenmedik bir telefonla olaylar dramatik ve duygusal bir yöne evrilir. Film, kara mizah yönüyle de dikkat çeker; özellikle Ken, Ray ve Harry kara...

Chocolat

Erkan: Yemek filmlerini, seçtiğimiz film için uygun bulduğumuz konseptteki bir mekânda konuşmaya devam ediyoruz. Sıradaki filmimiz Lasse Hallström imzalı 2000 yapımı Chocolat… Chocolat filmi için Samet ile konuştuk. Kendinden biraz bahsedebilir misin? Samet: Bir senesi mutfak, iki buçuk yılı satış olmak üzere lüks bir çikolata kafe zincirinde toplam üç buçuk yıl kadar çalıştım. Geçtiğimiz mayıs ayında çikolata üzerine uzmanlaşmak için istifa ettim. Önümüzdeki dönemde çikolata eğitimleri alacağım. Şimdilerde sipariş üzerine çikolata yapıyorum ve çevremdeki küçük ölçekli kafelerin çikolata menülerine yiyecek - içecek konusunda danışmanlık veriyorum. Erkan:  Filme geçmeden önce biraz mekândan bahsetmekte fayda var sanırım. Maia Chocolates 2015 yılında kurulmuş, el yapımı çikolatalar üreten, Çengelköy ve Koşuyolu olmak üzere iki şubesi bulunan bir yer.  Filmdeki çikolatacıyla aynı ismi taşıyor. Çikolata konusunda bol çeşit sunuyorlar ve tasarım, sunum konusunda oldukça z...

Sinners

  Kültürel Hegemonya:  Sinners                                           ·          Sinners*, ikiz kardeşler Elijah ve Elias’ın hikâyesini anlatıyor. Tanıdık bir zeminde yeni bir başlangıç yapmak isteyen ikili, Chicago ’nun yeraltı dünyasındaki eski hayatlarını geride bırakıp memleketleri Clarksdale, Mississippi ’ye dönerek bir bar açarlar. Bu süreçte, merkezinde Sammie ’nin olduğu, blues müziği ve vampir efsaneleri ile dolu bir hikâye ortaya çıkar. Ryan Coogler ’ın 2025 yapımı Sinners , yalnızca türler arası bir postmodern oyun değil; aynı zamanda tarihsel-politik bir eleştiri aracı. Southern Gothic atmosferi, vampir mitosu , blues’un büyüsü ve dönemsel dramayı harmanlayan film, hem tür sinemasına göz kırpıyor hem de derin bir toplumsal okuma alanı açıyor. Blues ve Kimlik Filmin kalbinde Sammie var. Eski bir blues şa...