Planet of the Apes serisi sinema tarihinin "oteki" kavrami uzerine cekilmis en guzel yapimlardan bir tanesidir suphesiz. Ana filmin uzerinden "dort" adet devam filmi ve bir adette yeniden cevrimi bulunan yapimin bu ikinci yeniden cevriminin yonetmeni ise "Rupert Wyatt". Konu bizden olmayanin "oteki" , "kotu" olduguna dair tarihsel inanc olunca; filmden beklentinizde gunumuzun siyasi olaylari uzerinden alegorik bir okuma penceresi acilmasini bekliyor ister istemez. Amerikalilarin yasadigi 11 Eylul sonrasi "otekiye" duydugu ofke, Yine Amerika'nin orta dogu politikalari uzerinden olusturulacak "teror" ofkesi uzerinden alegoriler cikarabilecegini dusunurken, film tamamen sirtini orjinal seriye dayayarak kendi varolusunu; yani orjinal seriyi "otekiles"tiriyor ... Hollywood, gercekten klasik mertebesine ulasmis fakat teknik anlamda eskimis bir yapimi yepyeni efektlerle, hicbir yaratici ve yeni fikir barindirmadan cekerek (Orjinal olanin gunumuz icin teknik anlamdaki yetersizligi onu otekilestiriyor.) "oteki"ye duyulan ofkeyi ve somuruyu kendi mecrasindan cikmis bir yapima (Orjinal Seriye) uygulayarak ironik (Oteki hikayesi anlatan bir yapimin otekilestirilmesi) bir duruma yol aciyor...
Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…
Yorumlar