Icerisinde bulundugumuz yasam makro ve mikro anlamda karsitliklarla oruludur. Ve karsiti olan bir dusunceyi anlamlandirmak mumkundur. Falling Skies ilk sezonunu geride birakirken karakter arasindaki catismalarini tam anlamiyla olusturamadigi (ornegin siviller-askerler, baba-ogul, uzayli-dunyali gibi) icin oldukca vasat bir sezonu geride birakti... Halbuki dizinin senaristleri bu catismalari tam anlamiyla olusturmaya yeltendikleri halde devamini getirmedikleri ve bu catismalarin sonunu sevgiyle,hosgoruyle bagladiklari icin dizinin karakterleride gelisim gostermekte zorlaniyor. Dizinin cogu bilim kurgudaki uzayli prototiplerini birlestirererek olusturdugu (Yoda-Alien-Preadator-Cyclon birazda E.T, District 9 ve War of the worlds) uzayli kolajiyla 2. sezonunu gorup goremeyecegi ya da daha kac sezon yol alabilecegini ise ilerleyen gunlerde gorecegiz...
Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…
Yorumlar