Haruki Murakami'nin ayni isimli romaniyla beyazperdeye uyarlanan film, kitap icin fazla hizli olabilecek bir girisle aciliyor. Watanebe'nin iki ask arasinda kalan duygusal gel gitleri,cinselligi kesfi, kisaca buyume hikayesi yonetmen Anh Hung Tran olusturdugu muhtesem kadrajlarla, mevsimlere sigdirdigi bir senfoni halini aliyor. Romanin ajitasyona meyilli hikayesi, yonetmenin elinde soguk bir dramaya donusuyor....
Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…
Yorumlar