Ana içeriğe atla

Le Refuge


Her Ozon filmi izlemeden once acaba bu sefer tokezlemismidir diye dusunurum. Bu kadar istikrarli bir sekilde iyi filmler cekmesi bir yonetmen icin oldukca guzel bir durum olsa gerek. Ozon yine o bildigimiz kendine has tarzinda bir film kotarmis. Mousse karakteri sevgilisinin asiri dozdan olmesiyle birlikte cocugunu dogurma veya dogurmama gibi bir karar verme asamasinda durmaktadir. Sevgilisinin olmesiyle birlikte toplumun getirdigi baskiyi bertaraf etme ve kendini yenileme surecini ise sevgilisinin escinsel kardesi yoluyla gerceklestirmeye calisiyor. Ozon toplumda ahlaki olarak dogru gosterileni yerle bir ederek yepyeni bir ahlaki tanim kafamizda yaratiyor. Escinsel Paul karakteri heteroseksuellerin dunyasinda ki hetereroseksuellerin bircok ahlaki dogrusunun "uygulayicisi" olurken escinsel karakteriyle Mousse'un hayatina denge getiriyor..Ozon ise sanki kulagimiza; ahlaki olanin kisinin yaptigi secimlerde(escinsel olmak gibi) degil, kisinin yaptigi eylemlerde oldugunu fisildiyor ...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

East Hastings

Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…

Blade Runner - 2049

Blade Runner 2049 orjinal filmin cyberpunk atmosferini post apokaliptik bir setle geliştirerek insanoğlunun yine tanrı, kimlik ve hafıza gibi sorularının peşinden koşturmuş. Denis Villeneuve temalarıyla ten uyumu yakalayan Blade Runner 2049 aynı zamanda monoton bulduğum Villeneuve'ün sinema diline ise dinamizm kazandırmış.

Ghost in the Shell

Son yıllarda sinema salonlarında siber punk hayranlarını heyecanlandıran bir hayalet dolanıyor. Blade Runner ve Ghost in The Shell gibi filmlerin yeniden çekiliyor olması büyük büyük bir heyecan dalgası yaratırken bir taraftanda sevenleri tarafından endişeli bir bekleyiş başlatmıştı. Konu bir bilim kurgu başyapıtı olunca bu endişelerin haklılık payını görmezden gelmek saçma olur. Keza Mamoru Oshii 1995 tarihli orjinal ismiyle Kôkaku Kidôtai ile ortaya bir başyapıt koymasını n yanı sıra peşi sıra sinema tarihini derinden sarsacak; The Matrix, Dark City gibi başyapıtlarında doğuşuna vesile olmuştu. Böylesi neredeyse kusursuz bir üründen yine kusursuz bir şey ortaya çıkarmak oldukça ağır bir yük. Bu ağır yükün altına ise Rupert Sanders girmiş. (Denis Villeneuve'un de Blade Runner için işi çok zor.) Orjinal animenin en önemli özelliği siber dünya, kimlik, ve cyborg'ların varoluşlarını anlamlandırma çabası üzerine oldukça yoğun ve takip edilmesi güç diyaloglardan oluşmas