İki dil bir bavul, Denizli'li Türk bir öğretmenin, Kürt köyünde geçirdiği bir yılı yarı kurmaca, yarı belgesel bir üslupla seyircisine aktarmaya çalışan bir yapım. Öğrencilere eğitim adı altında dayatılan "dil" olunca öğrencilerin daha mutlu bir yaşam sürmesini, meslek seçmesini, ahlaki ve insani değerleri kazanmasını sağlayacak olan "eğitim" biranda bir dil dayatması olarak karşımıza çıkıyor. Kutsal olan eğitim, asimilasyonun bir malzemesi oluyor sadece..... Öğrenciler ve öğretmen' in arasındaki iletişimsizlik ve bu iki kanalın bu iletişimsizlik içerisinde eğitime zorlanması filmin yönetmenlerinin ellerinde saçmalığın resmine dönüşüyor...
Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…
Yorumlar