Ana içeriğe atla

Inglourious Basterds

Filmlerinde yarattığı kendine özgü karakterlerle özgün bir dil, kendine özgü bir sinema kültürü ve yine kendisine özgü fetişleriyle oldukça farklı bir çizgide yer alan Quentin Tarantino "Soysuzlar Çetesi" ile kendi tarzından da biraz farklı bir çalışma ortaya koymuş.Tarantino bundan önceki filmlerinde sadece sinemasal bir tecrübeden ibaret olan karakterlere yer verirken, yeni filminde tarihin tozlu sayfalarından gerçek karakterler(Hitler,Goebbels) çıkararak bunları rahatlıkla diyebileceğimiz tarantinovari bir tecrübeye dönüştürmüş. Film hem bir savaş filmi olduğunu hemde aynı zamanda bir Tarantino filmi olduğunu yüzümüze vuran bir prologla açılıyor. Daha sonra ise soysuzlar çetesini tanıyoruz ve tarihin kirli sayfalarının belli bir döneminde ana akım savaş filmlerinin aksine herhangi bir ahlaki ders içermeden dolaşıyoruz.İçerdiği dengeli şiddet gösterisi, mükemmel diyalogları ve tarantino fetişleriyle dolu son derece kirli ve bir o kadar mükemmel bir film ortaya çıkmış...Filmde Brad Pitt'in canladırdığı Aldo karakteri'nin esir alarak sağ bıraktığı askerlerin alınlarında bıraktığı her bir izi Tarantino'nun sinema tarihinde bıraktığı her bir filmi olarak düşünebilir ve Akabinde yine Aldo'nun dördüncü duvarı yıkarak izleyicinin gözlerine bakıp "bu şimdiye kadar yaptığım en iyi iş" cümlesinden hareketle ise "Soysuzlar Çetesini" Tarantino'nun filmografisindeki en iyi film olarak rahatlıkla kabul edebiliriz.....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Chocolat

Erkan: Yemek filmlerini, seçtiğimiz film için uygun bulduğumuz konseptteki bir mekânda konuşmaya devam ediyoruz. Sıradaki filmimiz Lasse Hallström imzalı 2000 yapımı Chocolat… Chocolat filmi için Samet ile konuştuk. Kendinden biraz bahsedebilir misin? Samet: Bir senesi mutfak, iki buçuk yılı satış olmak üzere lüks bir çikolata kafe zincirinde toplam üç buçuk yıl kadar çalıştım. Geçtiğimiz mayıs ayında çikolata üzerine uzmanlaşmak için istifa ettim. Önümüzdeki dönemde çikolata eğitimleri alacağım. Şimdilerde sipariş üzerine çikolata yapıyorum ve çevremdeki küçük ölçekli kafelerin çikolata menülerine yiyecek - içecek konusunda danışmanlık veriyorum. Erkan:  Filme geçmeden önce biraz mekândan bahsetmekte fayda var sanırım. Maia Chocolates 2015 yılında kurulmuş, el yapımı çikolatalar üreten, Çengelköy ve Koşuyolu olmak üzere iki şubesi bulunan bir yer.  Filmdeki çikolatacıyla aynı ismi taşıyor. Çikolata konusunda bol çeşit sunuyorlar ve tasarım, sunum konusunda oldukça z...

Sus-mak

Mimikler tükenmiş... Kelimeler, harflere ihtiyaç duyan kelimeler ... "ünlüler" düşürmüş yüzlerini, ünsüzlere ses vermek istemez artık, "ünsüzler" kimlik bunalımında... Eller dikmiş önce göz kapaklarından gözleri; sonra birbirine bağlamış gögüste kendini sımsıkı, bir daha açılmamak üzere... Herkes bana aynı şeyi soruyor bu sıralar, ağız birliği etmişçesine... - Neden konuşmuyorsun? Ben ise; su bile içmiyorum artık, kapatıyorum ağzımı. Kurumaktan dolayı yapışıyor, mühürlüyorum dudakları. Birbirinin üzerine uzanmış iki sevgili gibi... Ve içime doğru haykırıyorum... - Susmamak için...

Star Wars - The Last Jedi

Star Wars - The Last Jedi ana hikaye (ilk iki üçleme) açısından düşündüğümüzde sorunları devam eden bir film. Bitmiş bir seriyi daha düşük kalibreli bi' hikayeyle sürdürmeye çalışması seriyi fazlasıyla yavan kılıyor. Yeni üçleme açısından olaya bakar isek; The Force Awakens'in dağınık görüntüsü yeni filmle toparlanmış gibi gözüküyor. Bunda yönetmen Rian Johnson'un etkisi büyük. Looper gibi karakter sahibi bir bilim kurgu ile aklımızda yer eden Johnson daha filmin başında Kylo Ren'in maskesini parçalayarak Kylo Ren'i Darth Vader gölgesinden, filmi ise orjinal serinin gölgesinden bir nebze olsun kurtararak kendi karakterlerini geliştirme yoluna gidiyor. Filme kattığı en büyük artı orjinal serinin keskin iyi kötü ayrımının The Last Jedi ile iç içe geçmiş ve flu bir görüntüde olması.  Rian Johnson beklentileri bu denli karşılamışken Star Wars: Episode IX'un tekrar J.J Abrams'a teslim edilecek olması ise fazlasıyla üzücü...