Hollywood'un her türlü uyaranla izleyiciyi taciz edip yakalamaya çalışan filmlerini düşününce, büyük prodüksiyonlu bir yapım için gayet cüretkar bir film Wall-E, cüretkarlığının merkezinde ilk yarım saatinin neredeyse dialogsuz geçmesi, bilim kurgu sularına hizmet etmesi ve bunu bir animasyon olarak yapması rahatlıkla sayılabilir. Dünyanın yok olmaya yüz tutmasıyla birlikte, bir şirketin yaptığı devasa uzay gemileriyle insanlık dünyayı terk etmiştir. Dünyayı temizlemeye çalışmak ise robotlara düşmüştür. Bu görevin son temsilcisi ise Wall-E dir. Distopik bir dünya görüntüsü, doğaya dönüş, teknolojinin insanlarda oluşturduğu hantallık yakalyabileceğimiz kodlar olarak karşımıza çıkıyor. Gene Kelly'nin Hello Dolly! adlı filmine ve Kubrick'in bilim kurgu şaheseri 2001 A Space Odyssey filmine çakılan selamlar ise oldukça şık olmuş...
Şehrin üzerine kara bir bulut çökmüştü. Herkesin, bencilce yetişmesi gereken bir yerler vardı. Ve yüzlerinde de aynı soğuk, silik ifade… Yeni bir günün başlangıcının sevinci ve umutları, geçen günün batımıyla birlikte yok olmuştu sanki. Otobüs durakları umutsuzca bekleyişlerin yeri olurken, otobüsler bu umutsuz bekleyişlerin, umutsuz cevapları olmuştu. Reklâm panolarında anlamsızca sırıtan insan siluetleri insanları daha da mutsuz ediyordu. Megafonlardan yükselen sesler, önceden programlanmış bir günün özetini geçiyordu. İmkânların ortasında bir imkânsızlık yaşanıyordu. Burada güneş yalnızca batıyordu…
Yorumlar