Ana içeriğe atla

The Mist

The Mist son zamanlarda çokca izlediğimiz virüs, öteki, insan doğası üzerine
bir film, Frank Darabont'ın yönettiği filmi diğerlerinden ayıran en önemli özelliği; aksiyon ve gerilimi biraz geri plana alarak karakter gelişimine ağırlık vermesi. Bireyi çevreleyen homojen yaşamın, günümüz konformist insanın; dayanışmanın yerini rekabete bıraktığı, başarıya giden her yolun mübah olduğu herkesin mutlak rakip olduğu bir dünyanın alegorisini yönetmen bir market içerisine taşımış. Burada ezen-ezilen, hukuk insanı, din insanı, kutsal aile, askeri ve hayatın belli kademelerinde ki insanları buluşturararak sorgulamalarına ve sorularına başlamış yönetmen; fakat o kadar çok soru sormak istemişki verdiği cevaplar ya da vermeye çalıştığı mesajlar her ne kadar aşikar gözükse de havada kalmış. Sonuç olarak gayet güzel bir seyirlik klişe tabirle; izlerken düşündüren bir felaket filmi bu...Tabi filmi izlerken Romero'nun bir grup insanı markete doldurarak tüketim toplumu eleştirisi çıkardığı Dawn of The Dead'ini hatırlamamak ne mümkün...

Bunu Seven Şunları da Sevebilir; I am Legend (Yılın diğer "öteki" korkusu filmi), Dawn of the Dead (1978)....




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Chocolat

Erkan: Yemek filmlerini, seçtiğimiz film için uygun bulduğumuz konseptteki bir mekânda konuşmaya devam ediyoruz. Sıradaki filmimiz Lasse Hallström imzalı 2000 yapımı Chocolat… Chocolat filmi için Samet ile konuştuk. Kendinden biraz bahsedebilir misin? Samet: Bir senesi mutfak, iki buçuk yılı satış olmak üzere lüks bir çikolata kafe zincirinde toplam üç buçuk yıl kadar çalıştım. Geçtiğimiz mayıs ayında çikolata üzerine uzmanlaşmak için istifa ettim. Önümüzdeki dönemde çikolata eğitimleri alacağım. Şimdilerde sipariş üzerine çikolata yapıyorum ve çevremdeki küçük ölçekli kafelerin çikolata menülerine yiyecek - içecek konusunda danışmanlık veriyorum. Erkan:  Filme geçmeden önce biraz mekândan bahsetmekte fayda var sanırım. Maia Chocolates 2015 yılında kurulmuş, el yapımı çikolatalar üreten, Çengelköy ve Koşuyolu olmak üzere iki şubesi bulunan bir yer.  Filmdeki çikolatacıyla aynı ismi taşıyor. Çikolata konusunda bol çeşit sunuyorlar ve tasarım, sunum konusunda oldukça z...

Argo - Operasyon:Argo

                                                    Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Ben Affleck'in yönetmenliği oyunculuğundan daha iyi. Filmin ritmine başından sonuna kadar hâkim, ayrıca gerilim yaratma konusunda oldukça başarılı. Şah'ın devrildiği İran devriminin en hararetli günlerinde göstericiler Tahran'da ki Amerikan büyükelçiliğine girip 52 Amerikalıyı rehin alırlar. Kaçmayı başaran altı kişi Kanada elçiliğine sığınır. CIA ajanı Tony Mendez ise 6 kişiyi kurtarmak için film ekibi kumpası hazırlayarak İran'a giriş yapar. Film, her ne kadar ara sıra Amerika'ya da dokundursa da beklenildiği üzere Amerikan milliyetçiliği yapmaktan ve oryantalist bakış açısı sergilemekten kendisini alıkoyamıyor. Filmi izlemeye başlamadan önce bu beklediğim bir faktördü. Bu yüzden filmin bu kısımlarını görmezden gelip geçen yılın yabancı dilde Oscar ödülü kazan...

Sus-mak

Mimikler tükenmiş... Kelimeler, harflere ihtiyaç duyan kelimeler ... "ünlüler" düşürmüş yüzlerini, ünsüzlere ses vermek istemez artık, "ünsüzler" kimlik bunalımında... Eller dikmiş önce göz kapaklarından gözleri; sonra birbirine bağlamış gögüste kendini sımsıkı, bir daha açılmamak üzere... Herkes bana aynı şeyi soruyor bu sıralar, ağız birliği etmişçesine... - Neden konuşmuyorsun? Ben ise; su bile içmiyorum artık, kapatıyorum ağzımı. Kurumaktan dolayı yapışıyor, mühürlüyorum dudakları. Birbirinin üzerine uzanmış iki sevgili gibi... Ve içime doğru haykırıyorum... - Susmamak için...