Amerikan TV dizilerinin, Hollywood'dan daha kaliteli isler ortaya koymasi, unlu yonetmen ve oyunculari da bu sektore rahatlikla dahil etti. Steven Spielberg, Tom Hanks, Sam Raimi derken simdi de Frank Darabont hem senaryosunu, hem produktorlugunu ve bir bolumunun de yonetmenligini yaptigi "The Walking Dead" ile sektore kendi ismini de dahil etmis. The Walking Dead salgin sonucu, insanlarin zombiye donusumu uzerine ve bu salgindan kurtulan bir gurubun hayata tutunma cabalari uzerine bir drama... Filmin yapimcisi ve senaristi Frank Darabont olunca ister istemez yapimda fazlasiyla izlerini gormek mumkun, hatta son filmi " The Mist" 'e oldukca benzemekte. Yonetmen yine hayatin belli kademelerinde ki insanlari ortak bir arayis icerisine (hayatta kalmak) sokarak cesitli sorgulamalara(Ahlak, kanunlar, kurallar) girismis. Esini aldatan bir kadin, esine siddet uygulayan bir koca, gecmisinde cesitli suclar islemis oldugunu dusundugumuz bir suclu, ve kanunlarin yerle bir oldugu yerde bir kanun insani olarak kasabanin serifi; yapimci,yonetmen ve senarist Frank Darabont'un sorgulamalarina hizmet eden gostergeler oluyor...
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Ben Affleck'in yönetmenliği oyunculuğundan daha iyi. Filmin ritmine başından sonuna kadar hâkim, ayrıca gerilim yaratma konusunda oldukça başarılı. Şah'ın devrildiği İran devriminin en hararetli günlerinde göstericiler Tahran'da ki Amerikan büyükelçiliğine girip 52 Amerikalıyı rehin alırlar. Kaçmayı başaran altı kişi Kanada elçiliğine sığınır. CIA ajanı Tony Mendez ise 6 kişiyi kurtarmak için film ekibi kumpası hazırlayarak İran'a giriş yapar. Film, her ne kadar ara sıra Amerika'ya da dokundursa da beklenildiği üzere Amerikan milliyetçiliği yapmaktan ve oryantalist bakış açısı sergilemekten kendisini alıkoyamıyor. Filmi izlemeye başlamadan önce bu beklediğim bir faktördü. Bu yüzden filmin bu kısımlarını görmezden gelip geçen yılın yabancı dilde Oscar ödülü kazan...
Yorumlar