Ana içeriğe atla

Survival Of The Dead


Romero'nun son filmi yine tahmin edilecegi uzere bir zombi filmi, yonetmen diger yapitlarina oranla daha farkli bir is ortaya koymus. Romero'nun zombi filmlerinden alisik oldugumuz sosyal tespitler bu film de pek yok, daha cok komedi unsularina yer verilmis. Bu haliyle aklimiza hemen "Shaun of the Dead" gelebilir. Fakat, "Shaun of the Dead" kadar da iyi bir komedi filmi degil. Film ne yazik ki vasat bir seyirlik sunuyor. Romero'nun zombi evrenine bu filmle getirdigi yenilik ise zombilere insan eti disinda baska birseyler yemelerinin ogretilebilmesi... Zombi evrenine getirilen bu yenilik belki de ustanin bir sonraki filminde zombileri insanlarin sosyal hayatlarina dahil etmesini saglayacak ve bu tema (zombilerin insan eti disinda birseyler yemesi ve boylelikle insanlarla sosyal hayata dahil olabilmeleri) yeni filminin temelini olusturacak... Yani umarim boyle olur ve bir sonraki filmiyle "Survival of the Dead" in ustunde bir yapimla karsimiza cikar...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Argo - Operasyon:Argo

                                                    Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Ben Affleck'in yönetmenliği oyunculuğundan daha iyi. Filmin ritmine başından sonuna kadar hâkim, ayrıca gerilim yaratma konusunda oldukça başarılı. Şah'ın devrildiği İran devriminin en hararetli günlerinde göstericiler Tahran'da ki Amerikan büyükelçiliğine girip 52 Amerikalıyı rehin alırlar. Kaçmayı başaran altı kişi Kanada elçiliğine sığınır. CIA ajanı Tony Mendez ise 6 kişiyi kurtarmak için film ekibi kumpası hazırlayarak İran'a giriş yapar. Film, her ne kadar ara sıra Amerika'ya da dokundursa da beklenildiği üzere Amerikan milliyetçiliği yapmaktan ve oryantalist bakış açısı sergilemekten kendisini alıkoyamıyor. Filmi izlemeye başlamadan önce bu beklediğim bir faktördü. Bu yüzden filmin bu kısımlarını görmezden gelip geçen yılın yabancı dilde Oscar ödülü kazan...

Av Mevsimi

Bu ulkede bir polisiye mumkun mu? sorusunu unlu yonetmen Yavuz Tugrul son filmiyle sorgulamaya calismis ve bunu filmine entegre ettigi Antropolog Hasan( Bu topraklarda polisiye olup olmayacigini merak eden seyircinin perdedeki karsiligi) uzerinden sorgulamaya calisiyor. Hasan'in polislige alisamamasini ve surekli isi birakmaya giden hallerini dusunursek biz seyirciler icinde yerli bir polisiye izleme deneyimi de oldukca zor ve film her ne kadar guzel bir atmosfer ve iyi bir yonetime de sahip olsa " biz polisiyeyi baska topraklarin " sinemasindan ogrendik. Ve yerli polisiye yapimlar ne kadar iyi yonetilse ve buyuk produksiyonlar da olsa ogrendigimiz topraklarin sinemasinin otesine bir basamak daha cikamiyor. Olani tasdikliyor o kadar. Bu ulkeden bir polisiye cikar mi? Belki de bu sorunun cevabini bulmamiz icin filmdeki "Ferman" karakterinin onerdigi gibi; Baska bir araliktan bakmaliyiz...

A Single Man

A Single Man, orta yasli escinsel bir ogretmenin, uzun bir suredir birlikte oldugu sevgilisinin olumunden sonra yasadigi bir gunu anlatiyor. Unlu modaci "John Ford" filmin yonetmeni ve yonetmenin "ilk" filmi. Filmi bir modaci cekince, filmde goze carpan ilk sey filmin gorselligi oluyor. Bunu sadece George karakterinin ruh haline gore degisen renk kontrastindaki akillica goruntu yonetimindeki basariyla sinirlamakta anlamsiz olur. Set tasarimindan, kiyafet secimlerine filmin her ani oldukca estetik. Colin Firth'un Oscara da aday gosterildigi inanilmaz oyunculuk ise filmin cilasi oluyor...